İbra, borcu sona erdiren özel bir sebeptir. İbra sözleşmesi ile alacaklı alacak hakkından vazgeçer ve borçlu borcundan kurtulur. İbra sözleşmesi iki taraflı bir hukuki işlemdir. İbranamede alacaklı ve borçlunun irade beyanların uygun ifadelerinin yer alması gerekir. Türk Borçlar Kanunu’nda ibranın düzenlenmesi ile, ibra sözleşmesinin hukuki dayanağı, m.132 hükmü ile genel olarak düzenlenmiştir. İşçi ve işveren ilişkisinden kaynaklanan işçilik alacaklarına ilişkin olarak TBK.m.420 hükmünde ise, ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibariyle sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş olması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şeklinde ibra sözleşmesinin şekil ve geçerlilik koşulları emredici olarak düzenlenmiştir.
İbra alacaklı tarafından yapılan tek taraflı bir hukuki işlem olmayıp, alacaklı ile borçlu arasında mevcut olan bir borcu kısmen veya tamamen ortadan kaldırarak borçlunun borçtan kurtulmasına yönelik iki taraflı bir hukuki işlemdir. İbra sözleşmesi ile dar anlamda borç ifa edilmeksizin sona ermektedir. Tarafların geniş anlamda borç ilişkisini sona erdirmek için ikale sözleşmesi yapmaları gerekir.
İbra sözleşmesinin konusunu oluşturan alacak hakkı;
- Sözleşmeden,
- Haksız fiil ya da sebepsiz zenginleşmeden,
- Aile hukuku,
- Borçlar hukuku
- Eşya hukuku ilişkilerinden de doğabilir.
İbra sözleşmesi aynı zamanda bir tasarruf işlemidir. Bu nedenle tarafların sözleşme ehliyeti yanında tasarruf ehliyetine de sahip olmaları gerekir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 4. maddesinde, davaya vekalette özel yetki verilmesini gerektiren haller düzenlenmiş bulunmaktadır. Söz konusu hükme göre, Açıkça yetki verilmemiş ise vekil;
- Sulh olamaz,
- Hâkimi reddedemez,
- Davanın tamamını ıslah edemez,
- Yemin teklif edemez,
- Yemini kabul, iade veya reddedemez,
- Başkasını tevkil edemez,
- Haczi kaldıramaz,
- Müvekkilinin iflasını isteyemez, tahkim ve hakem sözleşmesi yapamaz, konkordato veya sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılması teklifinde bulunamaz, ve bunlara muvafakat veremez,
- Alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına başvuramaz,
- Davadan veya kanun yollarından feragat edemez,
- Karşı tarafı ibra ve davasını kabul edemez,
- Yargılamanın iadesi yoluna gidemez,
- Hâkimlerin fiilleri sebebiyle Devlet aleyhine tazminat davası açamaz, hangileri hakkında yetki verildiği açıklanmadıkça kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarla ilgili davaları açamaz ve takip edemez.
Kanun hükmünden de açık bir şekilde anlaşıldığı üzere, kişilerin kendilerini bir vekil vasıtasıyla takip ettiği hallerde, genel vekaletname vermek suretiyle atadıkları vekillerinin özel yetki verilmediği sürece yapamayacakları işlemler sınırlayıcı bir sayım ile sayılmıştır. İbra da yukarıdaki hüküm kapsamında özel yetki verilmesini gerektiren hallerdendir. Bu itibarla kişinin özel bir yetki vermediği durumlarda avukatı onun adına ibra sözleşmesi yapamayacaktır.

İbraname Nedir?
Konu Başlıkları
Yukarıda açıklamış bulunduğumuz ibra kavramının yazılı bir belge haline getirilmesi ile ibraname oluşturulur. İbraname bu anlamda borçlunun borcundan vazgeçmesini belgeleyen bir sözleşme olarak tanımlanabilir. İbra sözleşmesinin konusunu, geçerli olarak kurulmuş, tarafların üzerinde tasarruf edebilecekleri, belirli veya belirlenebilir münferit bir alacak hakkı oluşturur. Bu açıdan kişilerin üzerinde tasarruf edemeyecekleri hakları için ibra sözleşmesi düzenlemeleri mümkün değildir. İbra sözleşmesinin konusu olan alacak hakkının doğmuş ve mevcut bir hak olması gerekir. Yargıtay, ileride doğacak hakların ibra sözleşmesine konu edilemeyeceği, alacağın varlığının şüpheden uzak ve ihtilafsız olması gerektiğini kabul etmektedir. Aksi halde, varlığı şüpheli olan bir alacak ibra sözleşmesinin değil sulh sözleşmesinin konusu olacaktır.
İbra sözleşmesinin konusunu oluşturan alacak hakkının sözleşmeden kaynaklanması şart değildir. Alacak hakkı, borç ilişkisi, haksız fiil ya da sebepsiz zenginleşmeden doğabileceği gibi, aile hukuku, borçlar hukuku veya eşya hukuku ilişkilerinden de doğabilir. İbranın konusunu sadece para alacakları oluşturmaz; para alacağı dışındaki verme, yapma ve yapmama alacakları da ibraya konu olabilir. Bu açıdan örneğin kıymetli evrak niteliğinde olan bonodan kaynaklı borç ilişkilerinde de ibraname düzenlenmesi mümkündür.
İbra alacaklı ve borçlu arasında kurulan bir sözleşme olması sebebiyle, ayni haklar ve yenilik doğuran haklar ibra sözleşmesinin konusunu oluşturmaz. Örneğin mülkiyet hakkından vazgeçilmesi amacıyla ibraname düzenlenmesi mümkün değildir. Davadan feragat edilmesi halinde ise feragat edilen alacakla ilgili ibra sözleşmesi yapılabilir. Zira davadan feragat esas haktan vazgeçilmesi anlamına gelmez, sadece davayı sona erdirir. Bir borçlandırıcı işlem olan, alacağı talep etmeme taahhüdü de ibradan farklı olarak borcu sona erdirmez, sadece borçluya bir def’i hakkı sağlar, bu nedenle hâkim tarafından kendiliğinden dikkate alınmaz. Taahhüt, tek taraflı olarak verilir, bu açıdan sözleşme niteliğinde olmaması sebebiyle de ibranameden ayrılır.
Türk Borçlar Kanunu’nun ibra başlıklı 132. maddesine göre; Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir. Hükmü gereği ibra sözleşmesinin belli bir şekle tabi olarak yapılması zorunluluğu yoktur. Zira ibra sözleşmesi yazılı yapılabileceği gibi sözlü şekilde de yapılabilir. Yazılı olarak yapılması ibra sözleşmesi sonucu borcundan kurtulacak kişi bakımından daha isabetli olacaktır. Zira ileride bir uyuşmazlık çıktığında, yazılı belge ispat faaliyetini gerçekleştirmede oldukça işe yarayacaktır.
İş Hukuku Bakımından İbraname Düzenlenmesi
İş hukukunda ibra sözleşmesinin tarafları işçi ve işverendir. Asıl işveren-alt işveren ilişkisinde alt işveren, geçici iş ilişkisinde, geçici işveren, ibra sözleşmesinin tarafı olabilir. Zira bu durumlarda da geçici olsa dahi geçerli bir iş sözleşmesinin kurulduğu açıktır. Aynı şekilde işçinin yasal mirasçıları da geçerli bir şekilde kurulmuş olan ibra sözleşmesinin tarafı olabilecektir.
Toplu iş sözleşmesi tarafı olan işçi bakımından işçinin üyesi olduğu sendikaların ibra sözleşmesine taraf olabilmeleri için bu yönde yetkilendirilmiş olmaları ya da işçinin daha sonradan imzalanan ibra sözleşmesine icazet vermesi suretiyle gerçekleşebilir. Yalnız burada dikkat edilmesi gereken bir husus vardır. Şöyle ki, toplu iş sözleşmesi ile doğan bir alacağın, işçinin üyesi olduğu sendika tarafından ibra sözleşmesine konu edilmesi mümkün değildir. Zira henüz doğmamış olan alacakların ibra sözleşmelerine esas alınabilmesi mümkün değildir.
Türk Borçlar Kanunu 420. maddesinde ibraya ilişkin genel düzenlemeden farklı olarak (TBK m. 132), işçiyi korumak maksadıyla bir düzenlemeye ver vermiştir. Söz konusu hükme göre, İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür. Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur.
Bu itibarla kanun koyucu işçi ile işveren arasındaki ibra sözleşmesinin geçerli şekilde kurulmasını birtakım geçerlilik koşullarına tabi kılmıştır. Söz konusu koşullar şöyledir;
1- Yazılı şekil ve içerik: İşçi alacaklarına ilişkin ibranamelerin adi yazılı şekilde yapılması yeterlidir; noterde düzenlenmesi zorunlu değildir. Bu açıdan kanun koyucu nitelikli yazılı şekil şartı öngörmemiştir. Noterde düzenlenen ibra sözleşmesinin ise işçinin iradesinin fesada uğratıldığı iddiaları ile ibra sözleşmesinin düzenlendiği zamana ilişkin ihtilafları ortadan kaldırabilmesi açısından önemli olduğunu belirtmek gerekir. Zira noter tarafından düzenlenen ibra sözleşmeleri resmî belge niteliğini haiz olacaklarından aksi ispatlanıncaya kadar geçerli kabul edilirler.
İşçinin korunması amacıyla yazılı ibra sözleşmesinde hangi işçilik alacaklarının ibra edildiğinin tek tek belirtilmesi ve her biri açısından miktarın açıkça gösterilmesi, BK.m.420/2’de açıkça ifade edilmiştir. Hükme göre, “ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi” gerekir. Aksi takdirde ibraname geçersiz sayılacaktır. Bu geçersizlik hali de kesin hükümsüzlük olarak karşımıza çıkmaktadır. Kesin hükümsüzlük yaptırımına tabi olan sözleşmeler kuruldukları andan itibaren geçersiz olarak doğmuşlardır.
2- Düzenleme zamanı: Türk Borçlar Kanunu m.420 hükmüne göre, “ibra tarihi itibariyle sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması” gerekir. Söz konusu madde gereği zaman unsurunu göz ardı ederek düzenlenen ibra sözleşmeleri kesin olarak hükümsüzdür. Geçerli bir ibra sözleşmesi yapılması için öngörülen bir aylık bekleme süresi sözleşmenin sona ermesinden itibaren başlayacaktır. Söz konusu koşulun yerine getirilmemesi durumunda ibra sözleşmesinin kesin hükümsüz hale gelmesi sonucu zaman düzenlemesi önemli bir unsur haline gelmiştir.
3- Ödemenin noksansız ve banka aracılığıyla yapılması: Türk Borçlar Kanunu m.420 hükmüne göre “ödemenin hak tutarına nazaran noksanız ve banka aracılığı ile yapılması şarttır.” Bu koşulu taşımayan ibraname veya ibra sözleşmesi kesin olarak hükümsüzdür. Aynı maddenin 3. fıkrasına göre ise, “Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu halde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur.”
Sonuç olarak ibra sözleşmesi Türk Borçlar Kanunu’nun 132. Maddesinde genel bir şekilde düzenlenmiş ve ayrıca 420. Maddesinde işçileri korumak maksadıyla belli geçerlilik şartlarına bağlı olarak hüküm altına alınmış bulunmaktadır.
İşçi İbraname Örneği
Aşağıda İşçi alacakları için örnek bir ibraname bulunmaktadır, bu örneği kullanarak ibraname oluşturabilirsiniz.
İŞVERENİN
Ünvanı :
SSK İşyeri Sicil No:
Adresi :
İŞÇİNİN
Adı Soyadı :
SSK Sicil No:
TC No:
İşe Giriş Tarihi: İşten Çıkış Tarihi:
Çalışma Süresi:
İşten Ayrılma Şekli:
………. tarihinden beri çalıştığım işyerinden yukarıda belirtilen şekilde ayrıldım. Çalışmaya başladığım tarihten beri geçen çalışma sürem içindeki bütün ücretlerimi ve her türlü sosyal hakkım ile hafta ve genel tatil günlerine ait ücretlerimi ayrıca yapmış olduğum fazla mesai ücretlerim ile yıllık izin ücretlerimi ve ayrılış esnasında hak etmiş olduğum kıdem tazminatım ……….…. TL’yi ve yukarıda belirtilen istihkaklarımı eksiksiz olarak aldım.
İşyerinden, kanun ve hizmet akdinden doğan hiçbir şekil ve nam altında herhangi bir alacağımın kalmadığını maddi ve manevi herhangi bir hak talebinde bulunmayacağımı beyanla işyerini-geçmişe dönük olarak da ibra ederim.
Tarih:
İBRA EDEN
Adı Soyadı :
İmzası :
Adresi :
Telefon Numarası:
İcra İbraname Örneği
Aşağıda icra alacakları için örnek bir ibraname bulunmaktadır, bu örneği kullanarak ibraname oluşturabilirsiniz.
İBRANAME
DOSYA NO: …/ …E.
ALACAKLI:
BORÇLU:
İCRA MÜDÜRLÜĞÜ: …. İcra Müdürlüğü
Yukarıda borçlusu ve icra dosya numarası yazılı alacağımın tamamını …. (borçlu)’dan aldım. Bu dosya için başkaca bir hak ve alacağım kalmadığından kendisini ibra ediyorum. ../../….
Alacaklı/ Müvekkil: …..
Av.:………….
İmzası :
Avukat İbraname Örneği
İbra Protokolü
…………… tarihli ………….. Noterliği tarafından düzenlenen ……… yevmiye numaralı vekaletname ile genel temsile yetkili kıldığım ………. Barosuna Kayıtlı ……….. sicil numaralı Avukat ……………. tarafından, XXX olan tarafıma ait ………. Cumhuriyet Başsavcılığı …………. sayılı dosyası ve ………….. Cumhuriyet Başsavcılığı ………….. sayılı dosyası kapsamında, Av. ……………………’le tarafım arasında imzalanan Avukatlık Ücret Sözleşmesi içeriğinde yer alan gerekli dosya takibi yapılmış olup bundan sonra Av. ………………………’ün söz konusu dosyalarla alakalı hiçbir işlem yapmayacağı hususu tarafımca kabul edilmekle; ücret ve hizmet alacakları da dahil olmak üzere, Av. …………………….’ten hiçbir alacağım olmadığı gibi kendisine de hiçbir borcum bulunmamaktadır. Bu kapsamda Av. …………………….’ü kendi hür ve serbest irademle, hiçbir baskı altında kalmadan, İBRA EDİYORUM.
Yukarıda bahsi geçen söz konusu dosya nüshaları Av. ………………….. tarafından tarafıma teslim edilmiştir.
XXX (TCKN: ……………..) Av………………………
imza imza