İzmir Malpraktis Avukatı
İzmir Malpraktis Avukatı, Malpraktis Hukuku
Malpraktis hukuku, tıbbi hatalar veya ihmaller sonucu zarar gören hastaların tazminat talepleriyle ilgili yasal düzenlemeleri kapsayan bir alandır. Malpraktis davaları, genellikle hekimlerin mesleki hataları veya ihmalleri sonucunda oluşan zararların tazmini için açılmaktadır.
Türk Tabipleri Birliği Kanunu ve Türk Ceza Kanunu malpraktis hukuku alanında önemli yasal düzenlemeler içermektedir. Özellikle, Türk Ceza Kanunu'nda, hekimlerin mesleklerini kötüye kullanmaları veya ihmal etmeleri sonucunda ölüm veya yaralanma gibi sonuçlara neden olmaları halinde cezai sorumluluklarına ilişkin hükümler yer almaktadır.
Malpraktis davalarında, tazminat talebinde bulunan tarafın, zararın hekimin hatası veya ihmali sonucunda meydana geldiğini ispatlaması gerekmektedir. Ayrıca, hekimlerin bu tür davalarla ilgili olarak mesleki sigorta yaptırmaları da yaygın bir uygulamadır.
Türkiye'de malpraktis davaları, yargı süreçleri oldukça karmaşık olabilen önemli bir hukuk alanıdır. Bu nedenle, bu tür durumlarla karşılaşan hastaların, konusunda uzman avukatlardan ve tıbbi danışmanlardan destek almaları önemlidir.
Alanında uzman avukat Arabulucu Merve TOPBAŞOĞLU KOLMAN tarafından malpraktis hukuku konularında danışmanlık hizmeti verilmektedir.
Adres: Akdeniz Mah. Gazi Bulvarı Kapı No:57 K:7 D.No:72 Saray İş Hanı, 35210 Konak/İzmir
Telefon: +905354012450
Mail: info@mervekolman.av.tr
Sağlık Hukuku Avukatı Ne İş Yapar?
Sağlık hukuku avukatları, sağlık hizmetleriyle ilgili yasal düzenlemeleri takip ederek, sağlık sektöründe hukuki danışmanlık, hukuki destek ve temsil hizmetleri sunarlar. Sağlık hukuku alanında danışmanlık, arabuluculuk ve avukatlık hizmeti verdiğimiz alanlar aşağıda bulunmaktadır;
- Sağlık hizmetleri hukuku konusunda danışmanlık hizmetleri sunmak: Sağlık hukuku avukatları, sağlık hizmetleri hukuku konusunda müvekkillerine danışmanlık hizmetleri sunarlar. Bu hizmetler arasında, tıbbi cihazların, ilaçların ve diğer tıbbi ürünlerin düzenlemeleri, sağlık hizmetleri sunumunda yaşanan hukuki sorunlar, sağlık çalışanları için hukuki koruma ve tıbbi uygulamaların yasal uygunluğu yer alabilir.
- Sağlık hizmetleri sunan kurum ve kuruluşların yasal uygunluğunu sağlamak: Sağlık hukuku avukatları, sağlık hizmetleri sunan kurum ve kuruluşların yasal uygunluğunu sağlamak için gereken hukuki işlemleri gerçekleştirirler. Bu işlemler arasında, sağlık kurumları için gereken lisans ve izinlerin alınması, tıbbi kayıtların yasalara uygun şekilde tutulması, sağlık çalışanlarının yasal korunması ve sağlık hizmetleri sunumunda yaşanan hukuki sorunların çözümü yer alabilir.
- Tıbbi malpraktis davalarında hukuki destek sağlamak: Sağlık hukuku avukatları, tıbbi malpraktis davalarında müvekkillerine hukuki destek sağlarlar. Bu hizmetler arasında, tıbbi hataların tespiti, tıbbi kayıtların incelenmesi ve davaların yargı sürecinde müvekkillerinin haklarını korumak için gerekli hukuki işlemlerin gerçekleştirilmesi yer alabilir.
- Hasta haklarını korumak: Sağlık hukuku avukatları, hasta haklarının korunması için gereken hukuki işlemleri gerçekleştirirler. Bu işlemler arasında, hastaların tıbbi kayıtlarının gizliliği, hastaların tedaviye erişim hakları, sağlık sigortalarının yasalara uygun şekilde kullanımı ve tıbbi müdahalelere ilişkin hasta onayı yer alabilir.
Tüm bu işlemler, sağlık hukuku avukatlarının sağlık sektöründe önemli bir rol oynamasını sağlar ve sağlık hizmetlerinin yasalara uygun ve adil bir şekilde sunulmasını sağlar.
Malpraktis Davaları
Malpraktis davaları, sağlık hukuku kapsamında değerlendirilir. Malpraktis, bir sağlık çalışanının hastasına uyguladığı tedavi veya müdahalede hata yapması sonucu ortaya çıkan zararlar nedeniyle açılan bir tazminat davasıdır. Malpraktis davaları hem hasta hem de sağlık çalışanı açısından önemli sonuçları olabilen karmaşık ve uzun süreli hukuki süreçlerdir.
Türkiye'de malpraktis davaları, genellikle iki farklı şekilde açılabilir:
- Ceza davası: Malpraktis davalarında, hastanın hayatını kaybetmesi veya ciddi bir yaralanma gibi durumlarda, savcılık tarafından ceza davası açılabilir. Bu davada, sağlık çalışanı hakkında ceza verilmesi amaçlanır.
- Tazminat davası: Malpraktis davalarında, hastanın zarar görmesi sonucu açılan tazminat davası, sağlık çalışanının zararı tazmin etmesi için açılır. Bu davada, hastanın zarar gördüğü iddiasıyla sağlık çalışanı aleyhine dava açılır.
Malpraktis davaları, hem hastalar hem de sağlık çalışanları için önemli sonuçları olan hassas hukuki süreçlerdir. Bu nedenle, tarafların hukuki haklarını korumak için uzman hukukçularla çalışmaları önemlidir.
Hemşire Malpraktis Davaları
Hemşireler, sağlık hizmeti sunan kurumların en önemli unsurlarından biri olmakla birlikte, sağlık hizmetlerinin sunumunda önemli bir rol oynarlar. Ancak, yanlış tedavi, ilaç hatası veya yetersiz bakım gibi durumlar nedeniyle hastalarda zararlar oluşabilir ve bu durumlarda hastalar tazminat davası açabilirler.
Genellikle aşağıdaki adımlar izlenir:
- Davanın açılması: Doktorun, hemşirenin, diş hekiminin, ebenin veya eczacının hatası veya ihmali sonucu zarar gören hasta veya hasta yakınları, tazminat talebiyle dava açabilirler.
- Delillerin toplanması: Hata yapıldığına dair delillerin toplanması gereklidir. Bu deliller, tanık ifadeleri, tıbbi kayıtlar, görüntü kayıtları vb. olabilir.
- Dava süreci: Malpraktis davaları, tıbbi konularda uzmanlaşmış hakimler tarafından görülebilir. Davanın sonucu, zarar gören hastanın haklarının korunması ve tazminat alması için önemlidir.
Sağlık çalışanlarının bu tür davalardan korunmak için, mesleki sorumluluklarını yerine getirmeleri, hataları önceden tespit etmeleri ve gerekli tedbirleri almaları önemlidir. Ayrıca, mesleki hatalar nedeniyle zarar gören hastaların haklarını koruyacak yasal düzenlemeler de mevcuttur.
Ebe Malpraktis Davaları
Ebenin, doğum sürecinde annenin ve bebeğin sağlığına ilişkin önemli bir yeri vardır ve doğum sonrasında da bakım ve takip görevleri bulunur. Ebelerin, doğumda yanlış uygulama, bebekle ilgili yetersiz takip ve doğum sürecinde yanlış müdahalede bulunması tazminat sorumluluğuna yer açabilir.
Ebe malpraktis davaları, ebe ve doğum uzmanlarının mesleki sorumlulukları ve yetki sınırları açısından da önem taşır. Ebe ve doğum uzmanlarının mesleklerini etik ve yasal kurallara uygun şekilde icra etmeleri, malpraktis davalarının önlenmesinde önemli bir rol oynar.
Diş Hekimi Malpraktis Davaları
Diş hekiminin hastasına karşı bir hizmeti yerine getirirken, tıbbi bir hatada bulunması sonucu hastanın zarar görmesi durumunda açılan davaları ifade eder.
Diş hekimlerinin yapabileceği hatalar birçok farklı şekilde olabilir. Bunlar arasında, yanlış tedavi, yanlış diş çekimi, yanlış dolgu veya protez uygulaması, enfeksiyon riskini artıran yetersiz sterilizasyon, anestezik ilaçların yanlış kullanımı veya aşırı doz verilmesi ve diğer tıbbi hatalar yer alabilir.
Diş hekiminin sorumluluğundan kaynaklanan malpraktis davalarında, hastalar veya hastaların yakınları, diş hekiminin kusuru nedeniyle oluşan zararın tazmini için dava açabilirler. Bu zararlar, maddi ve manevi olabilir. Maddi zararlar, tedavi maliyetleri, tekrar tedavi maliyetleri, kaybedilen ücretler veya diğer finansal kayıplar olabilirken, manevi zararlar ise ağrı, acı, ızdırap, korku, endişe ve benzeri duygusal etkileri kapsar.
Malpraktis Sorumluluğu Hangi Durumlarda Oluşur?
Türkiye'de malpraktis sorumluluğu, sağlık hizmeti sunan kişilerin, yaptıkları hatalar veya ihmaller sonucu hastalara zarar vermesi durumunda ortaya çıkar. Malpraktis sorumluluğu, genellikle doktorlar, diş hekimleri, hemşireler, ebeler, eczacılar gibi sağlık meslek mensuplarını kapsar.
Malpraktis sorumluluğu, aşağıdaki durumlarda oluşabilir:
- Yanlış teşhis: Sağlık hizmeti sunan kişilerin, yanlış teşhis koymaları sonucu hastalara zarar vermesi durumunda malpraktis sorumluluğu ortaya çıkabilir.
- Hatalı müdahale: Sağlık hizmeti sunan kişilerin, hatalı müdahale yapmaları sonucu hastalara zarar vermesi durumunda malpraktis sorumluluğu ortaya çıkabilir.
- Yetersiz tedavi: Sağlık hizmeti sunan kişilerin, hastalara yetersiz tedavi uygulamaları sonucu hastalara zarar vermesi durumunda malpraktis sorumluluğu ortaya çıkabilir.
- İhmal: Sağlık hizmeti sunan kişilerin, hastalara gerekli ilgiyi göstermemeleri sonucu hastalara zarar vermesi durumunda malpraktis sorumluluğu ortaya çıkabilir.
Doktor Hatası Davaları Açılabilmesi İçin Gerekli Olan Koşullar
Türkiye'de doktor hataları sonucu açılan davalarda, hastanın tazminat talep etmesi için bazı koşulların sağlanması gerekmektedir. Bu koşullar şunlardır:
- Zararın varlığı: Davacı, doktor hatası sonucu zarar gördüğünü ve bu zararın doktor hatası nedeniyle oluştuğunu kanıtlamalıdır. Zararın kanıtlanması, tıbbi belgeler, tanıklar ve diğer delillerle yapılabilir.
- Kusurun varlığı: Davacı, doktorun hizmetlerinde bir kusur olduğunu ve bu kusurun zarara neden olduğunu kanıtlamalıdır. Kusurun kanıtlanması, tıbbi kayıtların incelenmesi, uzman görüşleri ve diğer delillerle yapılabilir.
- Nedensellik bağı: Davacı, doktor hatasının zarara neden olduğunu ve bu nedensellik bağının kanıtlanması gerekmektedir. Bu bağlantı, tıbbi kayıtların incelenmesi, uzman görüşleri ve diğer delillerle yapılabilir.
- Kusurlu olanın belirlenmesi: Davacı, doktor hatasının kim tarafından yapıldığını kanıtlamalıdır. Bu genellikle doktorun kimliğinin belirlenmesi ve bu kişinin kusurlu olduğunun kanıtlanması ile yapılır.
Türkiye'de doktor hataları sonucu açılan davalarda, tazminat talepleri için yasal bir süre sınırı bulunmaktadır. Hasta, doktor hatası sonucu zarar gördüğünde en geç 2 yıl içinde dava açmalıdır. Ancak, bu süre, doktorun hatasının farkına varıldığı tarihten itibaren başlar ve en fazla 10 yıl olabilir.
Sonuç olarak, Türkiye'de doktor hataları sonucu açılan davalarda, zararın varlığı, kusurun varlığı, nedensellik bağı ve kusurlu olanın belirlenmesi gibi koşulların sağlanması gerekmektedir. Hasta, bu koşulları sağladığında, tazminat talebi için yasal bir süre içinde dava açabilir.
Malpraktis Davalarının Temeli Neye Dayanır?
Türkiye'de malpraktis davalarının temeli, genellikle hekim veya sağlık çalışanlarının hastalara karşı bir hizmeti yerine getirirken, tıbbi bir hatada bulunmaları sonucu hastanın zarar görmesi durumuna dayanır. Bu tıbbi hatalar, birçok farklı şekilde ortaya çıkabilir, örneğin yanlış teşhis, yanlış tedavi, gereksiz cerrahi müdahale, enfeksiyon riskini artıran yetersiz sterilizasyon, tıbbi cihaz arızaları ve ilaç yan etkileri gibi durumlarda ortaya çıkabilir.
Malpraktis davaları genellikle, hasta veya hasta yakınlarının, hekim veya sağlık çalışanının bu hatalarının sonucunda doğrudan zarar gördüğünü veya ölümcül sonuçlarla karşı karşıya kaldığını iddia etmeleriyle başlatılır. Bu durumda, hasta veya hasta yakınları, hekim veya sağlık çalışanının ihmali veya kusuru nedeniyle oluşan zararın tazmini için bir malpraktis davası açabilirler.
Malpraktis davaları, genellikle tıbbi hizmetlerin verilmesi sırasında ortaya çıkan sorunlar nedeniyle oldukça karmaşık hale gelebilir. Bu nedenle, bu tür davalarda uzmanlaşmış bir avukatın yardımı tavsiye edilir.
Malpraktis Davaları Zamanaşımı
Malpraktis davasında zamanaşımı süresi, genel çerçevede 5 yıllık vekalet ve eser sözleşmelerine bağlı zamanaşımı süresine tabiidir.
Bu zamanaşımı süresi duruma göre farklılık gösterebilmektedir. Eğer ortaya çıkan zarar doğrultusunda doktor için suç duyurusunda bulunulacaksa ceza soruşturması açılması gerekir. Bu durumu iki şekilde inceleriz; doktorun hatası sonucu kişinin ölümüne sebebiyet verildiyse 15 yıllık zamanaşımı söz konusudur. Ancak hasta, doktorun hatasıyla yaralandıysa 6 aylık şikâyet süresine tabiidir ve bu durumda 8 yıllık zamanaşımı süresi vardır.
Kamu kuruluşları arasında bulunan Sağlık Bakanlığı’na veya bir üniversite hastanesinin aleyhine açılan davada zamanaşımı süresi 1 yıldır. Zarar sonradan öğrenildiyse her halükârda işlemden itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresi bulunmaktadır. Kamu kuruluşlarında çalışan bir sağlık çalışanına doğrudan dava açılamayacağı için bu davalar idareye karşı açılır. Eğer bu kusur kamu sorumluluğundan ayrılarak doktorun kişisel hatasına dayanıyorsa 2 yıllık haksız fiil zamanaşımı uygulanacaktır. Bu süre aynı zamanda bir hekimlik sözleşmesinin bulunmadığı durumlarda (örneğin acil serviste meydana gelen yanlış uygulama) açılacak davalarda da uygulanır.
Olayın fark edilmediği hallerde ise zamanaşımı süresi olayın gerçekleştiği tarihten itibaren 10 yıldır. Bu süre, özellikle bazı kanser vakaları gibi uzun süreli belirti vermeyen hastalıklar için önemlidir.
İzmir Malpraktis Avukatları Kimlerdir ?
İzmir malpraktis avukatları, İzmir barosuna bağlı olarak çalışan ve özellikle yöneldiği alanlar malpraktis hukuku davaları olan avukatlardır.
İzmir En İyi Malpraktis Avukatı Nasıl Bulunur ??
İzmir En iyi Malpraktis avukatı, mesleğinin ahlaki ve teknik tüm gerekliliklerini bilip uygulayan ve müvekkilinin hakkını son damlasına kadar gözeten avukattır.