Muris Muvazaası Nedir, Nasıl İspat Edilir? Dilekçe Örneği

Muris muvazaası ile ilgili bilgilendirme makalemizdesiniz. Makalemizde muris muvazaasının nasıl tespit edileceğini, mirastan mal kaçırmanın nasıl ispat edileceğini, muris muvazaası sonucunda hangi davanın açılabileceği, bu davanın kimlere karşı açılabileceğini ve davalının savunması gereken konuların nelerden oluşabileceğine ilişkin konuları inceleyeceğiz. 

Miras bırakanın görünür olmayan farklı bir iradesini yansıtarak mirasçılardan birinden veya bir kısmından mallarını kaçırdığı görülmektedir. Bu duruma neden olan konular toplumsal, psikolojik olabileceği gibi; ataerkil anlayışa ve bunun yanı sıra ailevi birtakım nedenlere de dayanabilir.

Mirastan mal kaçırma olarak da bilinen muris muvazaası miras bırakanın diğer mirasçıları miras hakkından yoksun bırakarak mirasçılardan birine veya 3.kişiye karşı yapmış olduğu karşılıksız kazandırmaları görünürde satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi olarak göstermesi şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Buradaki asıl amaçlardan birisi de bir sonraki makalemizde de değineceğimiz üzere saklı paylı mirasçıların miras haklarının önüne geçerek tenkis davası açmalarını engellemektir. 

Muris Muvazaası Nedir?

Muris muvazaası kavramını açıklamadan önce muvazaa kavramına değinmekte fayda vardır. Muvazaa tarafların üçüncü kişileri aldatma amacıyla bilerek ve isteyerek gerçek iradelerine uymayacak ve kendi aralarında hüküm doğurmayacak şekilde anlaşmalarıdır. 

Muvazaa Türk Hukuk Sistemi’nde Borçlar Kanunu Madde 19’da düzenlenmiştir. Ancak bu düzenleme içerisinde muvazaanın tanımına ve unsurlarına yer verilmemiştir. Tam bir tanımlama ve unsurları doktrin ve yargı kararlarıyla şekillenmiştir. 

Muvazaanın unsurları ise;

  • Görünüşteki İşlem,
  • Muvazaa Anlaşması,
  • Aldatma Kastı,
  • Gizli İşlemdir.

Muvazaa tanımı, nisbi muvazaa ve mutlak muvazaa olmak iki ayrı kavrama ayrılmaktadır. Bu ayrım gizli ve görünür işlemleri birbirinden ayırmak için yapılmaktadır. Mutlak muvazaa, tarafların üçüncü kişileri aldatma kastıyla gerçek iradelerine uymayan dolayısıyla da geçerli olmasını istemedikleri bir hukuki işlemi, geçerli bir işlemmiş gibi gerçekleştirmeleridir. Uygulamada ise en çok alacaklılarından mal kaçıran borçluların başvurmuş olduğu bir yöntemdir. Nisbi muvazaa ise gerçekte yapmak istedikleri bir hukuki işlemi üçüncü kişilerden saklamak için başka bir hukuki işlem yapmış gibi göstermeleridir. Yani nisbi muvazaa da resmi bir dayanağı veya gerçek bir sözleşme olmasının yanı sıra mutlak muvazaa kapsamında gerçek bir sözleşme yapılmaz ve yapılmış gibi gösterilir.

Uygulamada ise mirasçılarından mal kaçırmak isteyen murisin, gerçekte bağışlama sözleşmesi yapması ancak üçüncü kişileri aldatma kastıyla hareket ederek görünürdeki işlemi satış gibi göstermeleri ve mirasçıları mirastan yoksun bırakması olarak karşımıza çıkmaktadır. İşte makalemizin konusu olan muris muvazaası nisbi muvazaanın bir türü olarak karşımıza çıkmaktadır.  

Muris muvazaası, mirasçıları, miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla mirasçılardan birine veya üçüncü kişiye yaptığı karşılıksız kazandırmaların, gerçeğe aykırı veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi olarak gösterilmesidir. 

Muris Kimdir?

Muris terimi miras hukukunda miras bırakan kişi anlamını taşımaktadır. Murisin ölümü ile tereke olarak adlandırdığımız malvarlığı, hakları, alacakları ve borçları mirasçılarına geçmektedir. Önceki kanunumuzda miras bırakan kavramı olarak müteveffa ibaresi kullanılırken 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nda muris ifadesi yerine, “miras bırakan” ifadesi tercih edilmiştir. Yargı kararları ve doktrinde ise muris ifadesine sıklıkla rastlanıldığından anlam zorluklarıyla karşılaşılabilmektedir. Kanunda muris gibi eski Türkçe ifadelerin yerine miras bırakan gibi Türkçe ifadelerinin kullanılmasının sebebi ise halk arasında daha anlaşılır olma arzusundan ibarettir. 

Muris yalnızca gerçek, özel hukuk kişisi olabilir. Tüzel kişiler muris kavramından yararlanamamaktadır. Tüzel kişiler miras hukukuna göre değil; kendi kanunları ve tüzükleri uyarınca tasfiye edilmektedir. Tüzel kişilikler miras bırakamaz ancak mirasçı olabilirler.

Muris Muvazaası Nasıl İspat Edilir?

Miras bırakanın gerçekleştirdiği muvazaalı işlemin geçersizliğini ileri süren taraf bu iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Muvazaa iddiası muvazaalı sözleşmenin tarafı olan kişiler tarafından iddia edilebileceği gibi taraf olmayan diğer kişilerce de ileri sürülebilecektir. İşte muris tarafından yapılan muvazaalı işleminin ispatı, ileri süren kişiye göre farklılık arz etmektedir.

Resmi Şekilde Yapılan Muvazaalı İşlemlerde İspat

Muvazaalı işlem ile mirasçıların saklı payları kaybolabilir. Mirasçılar Muvazaalı işlem yapıldığını ve işlemin hükümsüz olacağını ispat etmek zorundadırlar. Aksi takdirde işlemin geçerliliği devam edecektir. Muvazaa iddiasını ileri süren kişi ispat yükü altında olduğundan miras bırakanın mirasçılarından kaçırmak istediği malvarlığının bir taşınmaz olması halinde resmi şekilde yapılan işlemde muvazaa olgusunun ispatı ancak HMK’nın 201 uyarınca yazılı delille ispatlanabilecektir. Hukuk Mahkemeleri Kanununun 203. Maddesinin 4. Fıkrasına göre muvazaa ile ilgili taraf olmayan üçüncü kişiler, her türlü delil ile muvazaa durumunu ispat edebilirler.

Muvazaalı işlemlerin farklı ispat durumları bulunmaktadır;

  • Sözleşmenin Taraflarının Muvazaayı İspatı: Muvazaalı yazılı sözleşmede muvazaa olgusunun ispatı sözleşmenin taraflarınca ileri sürülmesi halinde taraflar, muvazaa olgusunu ancak HMK 201 uyarınca yazılı delille ispatlayabileceklerdir. 

Konuya ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nu da sizlerle paylaşmak isteriz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 27.01.1999 T, 1999/1-20 E ve 1999/17 K Sayılı Kararı uyarınca muvazaalı olduğu iddia edilen sözleşmenin adi senede veya resmi (noter veya tapu önünde yapılmış) bir senede dayanması konusunda bir fark yoktur. Her iki halde de ispat yazılı bir şekilde yapılması gerekir. Dolayısıyla taraflar muvazaa iddiasını tanık veya başka bir delille ispat edemeyeceklerdir. Muvazaalı işlem resmi senetle gerçekleştirilmiş de olsa dahi taraflar iddialarını yazılı delille ispat edebilecektir.

  • Üçüncü Kişiler Tarafından Muvazaanın İspatı: Muvazaalı olan işlemin tarafı olmayan üçüncü kişiler HMK 203 uyarınca muvazaa olgusunu her türlü delille ispat edebileceklerdir. Muris muvazaasında dava açma hakkına haiz olan mirasçılar üçüncü kişi olacağından muvazaalı işlemi her tür delille ispatlayabileceklerdir.

Muvazaalı işlemin dışında kalan mirasçılar muvazaa iddialarını taraflar arasında geçen yazışmalar, tapu kayıtları ve kadastro tutanakları, banka hesap dökümleri, vergi makbuzları, elektrik, su, doğalgaz gibi abonman belgeleri ve makbuzları, tanık, bilirkişi incelemesi, keşif vb. delilleri ileri sürmek suretiyle ispatlayabileceklerdir. 

  • Yargıtay’ın Muvazaa Olgusunda Aradığı İspat Şartları: Yargıtay Muvazaa konusunda ayrıntılı inceleme yapmaktadır. Murisin işlem yaparken amacının ne olduğu ve iradesi değerlendirirken toplum görüşlerini, gelenek ve görenekleri, fayda sağlayan ile mirasçıların beşerî ilişkilerini, sözleşme yapılması için bir gerekçe olup olmadığı, maddi değer farklarını göz önüne alarak inceleme yapmaktadır.

Mirastan Mal Kaçırma Nasıl Tespit Edilir?

Mirastan mal kaçırma işleminin tespiti günümüzde içtihatlarla şekillenmiştir. Yargıtay temlikin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla tespitini yaparken;

  • Taşınmazın rayiç bedeli ile satış değer arasındaki maddi farkları,
  • Murisin ve miras bırakanın ekonomik durumu,
  • Aile ilişkileri,
  • Bölgenin gelenekleri,
  • Psikolojik nedenler,
  • Terekeden satış parasının çıkıp çıkmadığı gibi ölçütlere dikkat etmektedir. 

Bu ölçütler ile ilgili kanıtlar ile yapılan muvazaa başvurusu değerlendirilerek karara bağlanmaktadır.

Muris Muvazaası Davası Kimlere Açılır?

Muris muvazaası davası olarak da bilinen mirastan mal kaçırma davası, miras bırakanın taşınmazı muvazaalı olarak devrettiği kişiye karşı açılacaktır. Ancak kendisine temlik edilen kişi öldüğü takdirde dava temlik alanın mirasçılarına karşı açılır. 

Burada asıl önemli husus taşınmazı temlik alan kişinin bir üçüncü kişiye taşınmazı satması halinde ne olacağıdır? Zira taşınmazı alan kişi iyi niyetli üçüncü kişiyse, iyiniyetli devralan kişinin kazanımı korunacak ve dava açılamayacaktır. Ancak devralan üçüncü kişi kötü niyetli ise devralan kişinin kazanımı korunmayacak ve davanın tarafı haline gelecektir. 

Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptal ve Tescil Davası

Mirastan mal kaçırma davası olarak da bilinen muris muvazaası nedeniyle tapu iptal ve tescil davasında resmiyette satış olarak gösterilen işlemin muvazaa nedeniyle geçersizliğinin tespiti ve buna dayalı olarak oluşturulan tapu kaydının iptali talep edilecektir. 

Saklı pay sahibi mirasçılar, yasal mirasçılar, atanmış mirasçılar, evlatlık ve evlatlığın altsoyu gibi miras hakkı kaybolan bütün mirasçılar tarafından muris muvazaası nedeniyle tapu iptal ve tescil davası açılabilir. 

Muris muvazaası davasını her mirasçı kendi adına açabilirler. Bu dava türü için mirasçıların zorunlu dava arkadaşlıkları yoktur.

Muris Muvazaası Kabul Olmayan Haller

Muris muvazaası olarak kabul edilmeyen haller genel olarak aşağıda belirtilmiştir;

  • Murisin yapılan işlemdeki amacı mal kaçırmak olmayıp taşınmazı gözetim ve bakım amacıyla temlik etmiş ise muvazaa nedeniyle iptal edilemeyecektir.
  • Ölünceye kadar bakma sözleşmesinde henüz bakan taraf için infaz yapılmadan (tapu kaydı oluşturulmadan) doğrudan muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davası açılamayacaktır. Öncelikle yapılması gereken sözleşmenin iptalidir.
  • Miras bırakanın eğer ki sağlığında tapu iptal ve tescil davası açarsa ve dava reddedilip kesinleşirse mirasçıların muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil talebi reddedilecektir.
  • Miras bırakanın asıl amacının mallarını mirasçıları arasında olduğu anlaşılırsa muris muvazaası nedeniyle mirasçı tarafından açılan davanın reddi gerekir.
  • Taşınmaz satışı eğer bir bedelle temlik edilmişse ve tapuda gösterilen satış bedeli de gerçeğe yakınsa mirasçılar tarafından açılan muvazaa davası reddedilir.
  • Taşınmaz tapuda usulüne uygun bir şekilde temlik edilmişse geçersiz bir işlem bulunmadığından muvazaa davası reddedilecektir. 
  • Miras bırakanın sağlığında belli bir satış bedeliyle üçüncü kişiden devraldığı taşınmazı eşi veyahut bir başka kişinin üzerine kaydettirmesi halinde muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil davası açılamayacaktır.
  • Miras bırakan, taşınmazın kadastro tespiti sırasında zilyedi adına tespit ve tescilini isterse muvazaa olgusu ileri sürülemeyecektir.

Muris Muvazaası Davasında Zamanaşımı

Muris muvazaası davası ayni haklara ilişkin olduğundan zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi tutulamayacaktır. Miras bırakanın ölmüş olma şartı gerçekleştiği takdirde her zaman dava açılabilecektir. Bu kuralın tek istisnası Kadastro Kanunu’nun 12.Maddesi’nde yer almaktadır. Söz konusu hüküm uyarınca muris muvazaası davasındaki davaya konu taşınmazın kadastrosu murisin ölümünden sonra yapılmışsa 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi tutulmuştur. 

Muris Muvazaasında Üçüncü Kişiye Satış Halinde Zamanaşımı

Muris muvazaası davalarında eğer dava bir sözleşmeye dayanıyorsa sözleşme baştan itibaren geçersiz olacağından geçersizlik iddiasının ileri sürülmesi için zamanaşımı süresi söz konusu değildir. Sözleşme geçersiz olduğundan taraflar için herhangi bir alacak veya borç doğmayacaktır.

Ancak muris sağlığında taşınmazı mirasçılardan birisine devretmişse ve bu mirasçı taşınmazı iyiniyetli üçüncü bir kişiye devretmişse TMK 1023 gereğince iyiniyetli üçüncü kişinin kazanımı korunacak ve iyiniyetli üçüncü kişiye karşı muvazaa olgusu yöneltilemeyeceği gibi dava da açılamayacaktır. Ancak açılan dava da muvazaa olgusunun ispatlanması halinde kendisine taşınmazı devredilen kişi zamanaşımı def’isini de ileri süremeyecektir.

Muris Muvazaasında Red Kararları

Yargıtay bazı hallerde muvazaa olgusunun bulunmadığını kabul etmiştir. Bu haller:

  • Elden Yapılan Bağışlamalar,
  • Denkleştirmeye Tabi Yapılan Bağışlamalar,
  • Evlilik Sözleşmesinin Varlığı Halinde Yapılan İşlemler,
  • Miras Bırakanın Evlat Edinme İradesi,
  • Kadastro Tespit İşlemleri Sırasında Murisin İrade Beyanında Bulunması,
  • Miras Bırakanın Yapmış Olduğu Borçlandırıcı İşlemler,
  • Miras Bırakanın Kendi Üzerindeki Tapulu Taşınmazlar Yönünden Yaptığı Temlik İşlemleri,
  • Murisin sağlığında bütün mirasçıları kapsar şekilde yapmış olduğu paylaştırma işlemlerinde muris muvazaası talebinde bulunan mirasçıların talepleri ret olunacaktır. 

Muris Muvazaasında Tanık Beyanları

Muvazaalı işlem nedeniyle hakkı zedelenen mirasçılar, muvazaalı işlemin hükümsüz olduğunu ispat etmek zorundadırlar. Aksi takdirde işlemin geçerliliği devam edecektir. Devir işlemi eğer ki resmi bir senede veya adi bir senede dayanıyorsa muvazaa olgusunu ispat edecek kişi kendisinden mal kaçırılan mirasçı olmalıdır ve bu hususu yalnızca yazılı delille ispat edebilecektir. Ancak hakkı zedelenen mirasçı muvazaalı işlemin tarafı olmadığından 3.kişi haline gelecek ve muvazaa olgusunu HMK 203 uyarınca tanık dahil her türlü delille ispat edebilecektir.  

Yargıtay 1. H.D. 2022/1050 E. 2022/3036 K. 12.04.2022 Tarihli kararı uyarınca da muris muvazaasını iddia eden davacı tarafın tanık deliline dayanması gerektiğine, her ne kadar ihtiyari delil olsa da muvazaa olgusunun ispatlanabilmesi için gereklilik olduğuna, mevcut delillerle de davacının iddiasını ispatlayamaması sebebiyle temyiz itirazlarını reddetmiştir.

Muris Muvazaasında Davalı Savunması

Miras bırakan tarafından kendisine devredilen mallara ilişkin davalı taraf muvazaa olgusunu bertaraf edebilmek adına “taşınmazın temlik tarihinde miras bırakanın ekonomik durumunun iyi olmamasını, taşınmaz malı satma ihtiyacının bulunduğunu, devir tarihindeki değeri ile akitte gösterilen değer arasında fahiş bir fark olmadığını, devralanın ekonomik gücünün bulunduğunu, miras bırakanın asıl amacı mirasa konu edilen taşınmazını mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla değil de bakıp gözetmek amacıyla temlik etmesi, miras bırakanın bakım ve ihtiyaçları için özel bakım ve hizmet sebebiyle minnet duygusuna dayanarak mallarını devrettiğini” gibi sebeplere dayanabilecektir.

lawsuit
Muris Muvazaası Nedir, Nasıl İspat Edilir? Dilekçe Örneği 4

Davalının Muris Muvazaası Sebebiyle Açılan Tapu İptal Tescil Davasına İlişkin Cevap Dilekçesi Örneği

Muris Muvazaasına Dayalı Tapu İptal ve Tescil Davası’nda davalının cevap dilekçesinin örneği aşağıda bulunmaktadır, bu dilekçe ile dava açabilirsiniz.

……NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

SAYIN HAKİMLİĞİ’NE

DOSYA NO         :2024/…E

CEVAP VEREN

DAVALI              :  Ad, Soyad, Tc Kimlik Numarası, Adres Bilgisi

VEKİLİ               :  Vekilin Adı Soyadı, İşyeri Adres Bilgisi

DAVACI              : Ad, Soyad, Tc Kimlik Numarası, Adres Bilgisi

VEKİLİ               : Vekilin Adı Soyadı

KONU                  :Davaya karşı cevaplarımızın sunulmasından ibarettir.

AÇIKLAMALAR:

Davacı taraf, muris tarafından yapılan devir işlemine ilişkin muris muvazaası iddiasıyla tapu iptal ve tescil talebinde bulunmuştur. Karşı yan tarafından açılan işbu dava haksız ve mesnetsizdir. Şöyle ki;

1-) Muris muvazaası, mirasçıları, miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla mirasçılardan birine veya üçüncü kişiye yaptığı karşılıksız kazandırmaların, gerçeğe aykırı veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi olarak gösterilmesidir.

2-) İlk olarak miras bırakanın mirasçılarını miras hakkından yoksun bırakma gayesi bulunmamaktadır.  Zira sağlığında miras bırakan taşınır taşınmaz bütün malvarlığını eşit şekilde mirasçılarıyla paylaşıp devretmiştir. Dava konusu taşınmazı ise sağlığında ikamet etmek amacıyla elinde tutmuştur. İlerleyen zamanlarda muris kanser hastalığına yakalanmış, ölmeden önce özel bakım ve hizmeti tarafımca gerçekleşmiştir. Miras bırakan babam minnet duygusu altında taşınmazı tarafıma devretmek istemiş ancak bunun diğer mirasçılar açısından sorun yaratacağını belirtmem üzerine “bankadan kredi çekip bana yavaş yavaş ödersin “demiştir.

Bankadan kredi çekilip taşınmazın bedeli de miras bırakana ödenmiş, miras bırakan tarafından taşınmaz tarafıma devredilmiştir. (Ek-1:Banka Dekontları)

Miras bırakanın şahsi eşyaları banka hesaplarındaki aktifleri davacı mirasçılar tarafından zorla paylaştırılmıştır. Mahkemenize sunacağımız tanık delilleriyle de bu husus bilahare tespit edilecektir.

3-) Yargıtay’ın son dönemli kararlarında muris tarafından yapılan devirdeki muvazaa olgusunu illa şartına bağlamamış, hizmet ya da emek olması durumunda da mal devrinin karşılık bulduğunu kabul etmiştir.

Yine mirasçısı tarafından bakım yükümlülüğünün üstenilmesi ve taşınmaz devrinin arasında fahiş bir fark bulunmasına rağmen duyduğu minnet sonucu devrin yapılmasında muvazaa olgusunu kabul etmemiştir. 

Yukarıda ayrıntılarıyla açıklandığı üzere tarafıma açılmış olan işbu haksız ve mesnetsiz davanın reddini sayın mahkemenizden talep ederim.

HUKUKİ NEDENLER: Türk Medeni Kanunu, Borçlar Kanunu, Hukuk Mahkemeleri Kanunu ve diğer ilgili mevzuatlar

DELİLLER                   :

1) Banka Dekontları

2) Tapu kayıtları 

3) Nüfus kayıtları

4) Veraset ilamı

5) Gelir durumumu gösterir banka kayıtları ve hesap hareketleri

6) Tanık anlatımları, Keşif ve Bilirkişi incelemesi

Ve sair her türlü delil.

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda ayrıntılı olarak sunulan ve açıklanan nedenlerle;

-İşbu haksız ve mesnetsiz açılan davanın REDDİNE, 

-Yargılama harç , masrafları ve avukat vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini saygılarımla mahkemenizden talep ederim…/…/2024

Davalı

İsim-Soy isim

Mirasçılar Murisin Borçlarından Sorumlu Mudur?

Ölenin terekesi bir bütün olarak tüm aktifleri ve pasifleriyle birlikte mirasçılara geçer demiştik. Mirası reddetmeyen mirasçılar miras bırakanın geride bıraktığı borçlarından da sorumludurlar. Burada özellik arz eden husus lehine belirli bir mal vasiyetinde bulunan kişilerin durumudur. Lehine belirli bir malın vasiyetinde bulunan kişi sadece ve sadece o mal vasiyetinin kendisine ifa edilmesini içerir bir alacak hakkına sahiptir. Miras bırakanın borçlarından sorumlu tutulamaz.

Ölenin arkada tek bir mirasçısının bulunduğu durumda bu kişi tüm terekeye sahip olduğu için tüm borçlardan da sorumludur. Birden fazla mirasçının bulunduğu durumlarda ise mirasçı sıfatının ne olduğu fark etmeksizin mirası reddetmeyen tüm mirasçılar miras bırakanın borçlarından müteselsilen sorumludur. Yani alacaklılara karşı sorumlulukları mirastaki payları oranında değildir. Borcun bütününden her biri sorumludur. Alacaklı borcun tamamını tek bir mirasçıdan talep, dava ve tahsil edebilir. Miras payını aşan kısmını ödemek zorunda kalan mirasçının diğer mirasçılara aşan kısmı rücu hakkı söz konusu olacaktır.

Mirasçıların borçlardan sorumlulukları tereke aktifinde yer alan malvarlıkları ile sınırlı değildir. Mirası reddetmeyen mirasçılar miras bırakanın borçlarından kendilerine ait kişisel malvarlıklarıyla sorumlu hale gelirler.

Yorum yapın

Bizi Arayın