Boşanma Davası Nasıl Açılır ?

Boşanma Davası Nasıl Açılır , çekişmeli anlaşmalı boşanma nedir ve boşanma şarları nelerdir? Evlilik, karşılıklı birbirlerine evlenme vaadinde bulunan kişilerin, karşılıklı ve birbirine uygun iradelerini kanunun öngördüğü şekilde nikah memuru önünde açıklamalarıyla olur. Nikah memuru ve şahitler huzurunda yapılan bu evlenme sözleşmesi sonucunda da eşlerin birbirlerine karşı Türk Medeni Kanunu’nun tanıdığı hakları ve yükümlülükleri doğmaktadır. Evlilik birliğinin sonlandırılmasına karar veren taraf boşanma davasını kendisi açabileceği gibi, vekil aracılığı ile de boşanma davasını açabilir. Mahkeme kararı ile evlilik birliğinin sonlandırılması amacıyla açılan bu dava inşai nitelikte bir dava türüdür. Boşanma davası çekişmeli boşanma davası olabileceği gibi, tarafların ortak karar alması ile anlaşmalı boşanma davası şeklinde de açılabilir. Bu hususta davanın şekli ve dava süreci tarafların tercihine göre değişiklik gösterecektir. 

Boşanma Davası Nedir?

Boşanma davası eşlerden birinin Türk Medeni Kanunu’nda öngörülen boşanma sebeplerinden en az birini veya birçoğunu ileri sürerek Aile Mahkemesinde açtığı bir davadır. Boşanma davası açmanın mümkün olması için resmi şekilde gerçekleşmiş olan bir evliliğin söz konusu olması gerekmektedir. Boşanma davası 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda düzenlendiği gibi Hukuk Muhakemeleri kanununda belirtilen usul kuralları da boşanma davasında önem taşımaktadır. Ceza hukukunda da bazı boşanma davalarının uygulama alanı bulabileceğini de belirtmek isteriz.

Bununla birlikte kanunun öngördüğü boşanma sebeplerine dayanılmayan boşanma mahkemede dava niteliği taşımamaktadır. Örneğin halk arasında bilenen üç defa boş ol demek ile eşlerin boşanmış sayılması hukuken mümkün değildir. Bu şekilde eşlerin aralarında gerçekleştirdikleri boşanmada mal paylaşımı yapması da boşanma davası dışında olduğundan mümkün değildir. Boşanma davası mahkeme huzurunda yapılması ve eşlerin katılımının zorunlu olduğu bir hukuki işlemdir. Bu sebeple mahkeme dışında gerçekleşen hiçbir boşanma tıpkı nikah memuru önünde gerçekleşmeyen evlilik gibi hukuken bağlayıcı nitelikte değildir.

Boşanma davası Aile mahkemelerinde görülen bir dava türü olup Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmiştir. İki tür boşanma davası vardır. Bunlardan bir tanesi çekişmeli boşanma davası olup eşlerden her birinin bu davayı açması yeterli olacaktır. Diğer bir boşanma davası türü de anlaşmalı boşanma davasıdır. Anlaşmalı boşanma davasını eşler bir araya gelerek evlilik birliğinin iki taraf için de sürdürülemez olduğuna karar vermesi halinde Aile Mahkemesi hakiminden evliliklerinin sona erdirilmesine yönelik talepleri doğrultusunda açabilirler. 

Boşanma Davası Nasıl Açılır? 

6721 sayılı Türk Medeni Kanunu eşlerden her birinin evlilik birliğinin temelinden sarsılması sonucu boşanma davası açabileceğini belirtmiştir. Boşanma davası davayı açma niyetinde olan eşin yazılı dava dilekçesi ile adliyelerdeki tevzi bürosuna başvurması ve sonrasında buradan alınan tevzi formu ile kendisine ödenmesi belirtilen harcı vezneye ödeyip harç makbuzunu tevzi bürosuna ibraz ettikten sonra söz konusu dava dosyasına mahkeme ve dosya numarası atanması ile boşanma davası açılmış olur. Bu işlemler her iki tür boşanma davası türü için de yapılması gereken işlemlerdir. Anlaşmalı veya çekişmeli boşanma davası açılabilmesi için yazılı bir dilekçe ile yetkili Aile mahkemesine başvurulması zorunludur. HMK madde 119’da dava dilekçesinin içeriğinde bulunması gereken hususlar maddeler halinde sıralanmıştır. Söz konusu boşanma dava dilekçesi yazılı olarak;

  • Davacı ve davalının ad, soyadları,
  • Adresleri, 
  • Davacının kimlik numarası, 
  • Davacının açık bir şekilde talep sonucu bulunması gerekmektedir. 

Aksi takdirde mahkeme bu eksiklerin tamamlanması için süre vereceği gibi, eksikliklerden ötürü davanın reddi de söz konusu olabilir. Dava dilekçesi usulüne göre hazırlanmış ve dava açılmış ise yetkili aile mahkemesi tensip zaptı hazırlar ve taraflara tebliğ eder. Tensip zaptı içeriğinde dava dilekçesine cevap süresi, ilk duruşmaya kadar sunulması gereken delillerin sunulması, delil avansı ve gider avansının yatırılması gibi ihtarlar ve ayrıca ön inceleme duruşmasının tarihi ve saati yer alır. Tensip zaptı hazırlandıktan sonra yaklaşık bir ay içinde taraflara tebliğ edilir.

Boşanma Davası Masrafları 

Yargılama aşamasında her dava türü için zorunlu masraflar bulunur. Bu masraflar yargılama gideri olarak adlandırılır. Boşanma davalarında yargılama giderleri; 

  • Başvuru harcı, 
  • Dosya masrafı, 
  • Peşin harç,
  • Tebligat masrafı,
  • Tanık masrafları, 
  • Diğer iş giderleri. 

İster anlaşmalı boşanma davası olsun ister çekişmeli boşanma davası her iki davada da dosyaya ait gider ve mahkeme harçlarının yatırılması zorunludur. Boşanma davası masrafları 2023 yılı için 1000-2000 TL arasında olmakla birlikte dava devam ederken yaklaşık 600 TL bilirkişi masrafı da eklenir. Tabi bu ücretler her yıl değişiklik göstermektedir. En az 1000 TL masraf olmakla beraber dava sürecinde de çıkabilecek masraflarla birlikte bu miktar artış gösterecektir. Boşanma davasında harcı avansı ve masrafları davacı taraf öder. Dava sonunda ise masraflar mahkeme kararı ile haksız çıkan tarafa ödetilir.

Ancak dava sonunda haksız çıkan taraf davacı taraf olur ise yaptığı masraflar kendi üzerine kalmaktadır. Boşanma davalarında tarafların kanunen avukat ile kendilerini temsil ettirme zorunluluğu bulunmamaktadır. Taraflar kendileri de boşanma davası sürecini ilerletebilmektedirler. Ancak bu hususta sık sık hak kayıpları yaşandığı da görülmektedir. Şöyle ki siz bir davada ne kadar haklı olsanız da usul kurallarına uymadığınız takdirde hak kaybı yaşayacaksınızdır. Örnek vermek gerekirse; süresi içerisinde verilmesi gereken dilekçenin süresini kaçırdığınızda ya da yatırmanız gereken harcı veya bilirkişi ücretini süresinde yatırmadığınız takdirde bir hak kaybına uğrayabilirsiniz. Fakat bu süreci avukat ile en iyi şekilde yöneterek hiçbir hak kaybı yaşamadan davanızı sonuçlandırabilirsiniz. 

İlgili Makale: Nafaka Nedir? Nafaka Türleri ve Şartları

Boşanma Davası Avukatlık Ücreti 

Boşanma davası için avukat davaya yönelik alacağı ücreti her dava dosyası için özel olarak belirler. Avukat dava dosyasına harcayacağı zamanı ve vereceği emeği göz önüne alarak avukatlık ücretini serbestçe belirlemektedir. Boşanma davaları için 2023 yılı avukatlık ücreti en az 9.200 TL olarak güncellenmiş olup buna KDV de eklendiği zaman toplam tutar en az 10.856 TL etmektedir. Tabi bu ücret en az alınması gereken ücret olup değişkenlik göstermektedir. Avukatlık ücreti belirlenmesinde boşanma davasının anlaşmalı mı yoksa çekişmeli boşanma davası olacağı hususu önemli bir noktadır.

Ülkemizde ücretsiz avukatlık yasak olduğu üzere yukarıda belirtmiş olduğumuz asgari avukatlık ücreti miktarı da her yıl Türkiye Barolar Birliği ve Adalet Bakanlığı tarafından kararlaştırılarak Resmî Gazetede yayımlanmaktadır. Avukatlar da bağlı oldukları yerel baroların belirlemiş olduğu kendilerine özgü tarifelerinden yararlanarak kendi ücretlerini belirlerler. Örneğin; İzmir Barosu tarafından yayımlanan 2023 yılı için avukatlık asgari ücret tarifesi tavsiye ücret çizelgesine göre; Anlaşmalı boşanma davası avukatlık ücreti 28.130,00 TL Çekişmeli boşanma davası avukatlık ücreti 36.364,00 TL Çekişmeli ve maddi, manevi tazminat istemli 36.364,00 TL’den az olmamak üzere dava değerinin %16’sı olarak belirlenmiştir.

Avukatlık ücretleri asgari olarak her yıl barolar tarafından belirlenmektedir. Ayrıca belirtmek isteriz ki baroların bir dava için belirlediği tutarın altında ücret talep etmek disiplin suçudur. Boşanma davaları için asgari ücret olarak belirlenmekte olan bu tutar çoğunlukla sadece mal paylaşımsız anlaşmalı boşanma davaları için teklif edilmektedir. Mal paylaşımlı çekişmeli boşanma davaları için bu tutarlar değişkenlik göstermekte daha yukarı da çıkabilmektedir. 

Boşanma Sebepleri

Boşanma sebepleri Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmiş olup, boşanma davası açan eş kanunda öngörülen boşanma sebeplerinden en az birine dayanmak zorundadır. Hem anlaşmalı hem çekişmeli boşanma davalarında davayı açan eşin dayandığı boşanma sebebi büyük önem arz etmektedir. Çünkü bu sebepler davanın seyrini, davadaki tazminat durumunu, nafakayı, nafaka miktarını, müşterek çocuk/çocukların velayetini büyük ölçüde etkileyecek niteliktedir. Davalara göre boşanma sebepleri de değişiklik göstermektedir. Anlaşmalı boşanmalarda taraflar genellikle birbirlerini kırmadan, yıpratmadan, kusurlu kusursuz aramadan bir paylaşım yaparak boşanmaktadırlar. Fakat çekişmeli boşanma davalarında ise özel ve genel boşanma sebepleri devreye girmektedir. TMK’da sınırlı sayılan ve özel boşanma sebeplerine dayanan 6 adet özel sebep bulunmaktadır. Bu sebepler şu şekildedir; 

  • Zina (Aldatma) Nedeniyle Boşanma Davası; Boşanma davalarında en çok karşımıza çıkan boşanma sebebidir. Zina, eşlerden birinin eşi dışındaki başka bir karşı cins ile kurduğu cinsel birlikteliktir. Ancak bilinmesi gerekir ki bu durumun belgelerle kanıtlanması gerekmektedir. Ayrıca tam anlamıyla bir cinsel birliktelik olamasa dahi teşebbüsse kalkışmak da boşanma sürecine girilmesine yol açmaktadır. Üstelik, bu sebebe dayanılarak açılmış olan davadan sonra, dava kesin olarak sonuçlandığı andan itibaren manevi tazminat davası açılabilmektedir. 
  • Terk Nedeniyle Oluşan Boşanma Davası; Eşlerden birinin, müşterek olarak kullandıkları aile konutunu terk etmesi ile diğer taraf haklı konuma gelmektedir. Bu da bir boşanma sebebi olmaktadır. Ancak belirtmek isteriz ki burada boşanmaya sebep olacak olan terk, eşin medeni kanunun kendisine yüklediği borç ve sorumluluktan kaçma amacıyla evden ayrılması ve gerekçenin ortadan kalmış olmasına rağmen eve dönmemesi ile gerçekleşmektedir. 
  • Suç İşleme ya da Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle Boşanma Davası; Eşlerden birinin suç işlemesi durumu söz konusu olduğunda bu bir özel boşanma sebebidir. Özellikle eşlerin birbirleri ile ilgili özel şeyleri dışarıya yansıtması yapması da onur kırıcı davranışlar arasında geçmektedir.
  • Fiili ayrılık sebebiyle Boşanma Davası; Herhangi bir özel veya genel boşanma sebebine dayalı olarak açılan boşanma davasının reddedilmesi sonucunda bu kararın kesinleştiği andan itibaren üç yıl boyunca eşler birlikte bir hayat sürmemişse eşlerden birinin talepte bulunmasıyla boşanma kararı verilebilmektedir. 
  • Akıl hastalıklarından dolayı Boşanma Davası; Akıl hastalığı, neslin devamını ve beklenti oluşmasını engelleyecek bir hastalık olması sebebiyle diğer hastalıklardan farklı bir durum teşkil etmektedir. Aynı zamanda kesin evlenme engelleri arasında da sayılmaktadır. 
  • Cana Kast, Pek Kötü Muamele Nedeniyle Boşanma Davası; 6721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre eşlerden birinin diğer eşin canına kast ya da pek kötü müdahalede bulunması boşanma sebebidir. Eşlerden birinin diğerine acı ve ıstırap verici her tür hareketi bu konunun içine girmektedir. Evlilik birliğinde içinden çıkılmaz bir yola girilmişse boşanma davasının açılması gerekmektedir. 

Çekişmeli Boşanma Nedir?

Çekişmeli boşanma davası eşlerin boşanma konusunda boşanma birlikte boşanmada mal paylaşımı, velayet, tazminat, nafaka gibi hususlarda anlaşmaya varamaması hallerinde açılan dava türüdür. Taraflar boşanma, mal paylaşımı, velayet ve nafaka gibi konularda çekişmeye giderek mahkemede kendi lehlerine karar verilmesini hedeflemektedirler. Anlaşmalı boşanma davalarında her iki taraf da boşanmak için başvuruda bulunabileceği gibi, çekişmeli boşanma davasında ise davanın tek taraflı açılması söz konusu olur. Örneğin erkek boşanma davası açarsa ve kadın kabul etmez ise, yargılama çekişmeli boşanma davası olarak devam edecektir ya da çocukların velayetini her iki taraf da istemekte fakat nafakanın miktarı konusunda uzlaşma sağlanamıyor ise yine bu durumda da dava çekişmeli boşanma davası olacaktır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanun’una göre boşanmanın gerçekleşebilmesi için kanunda belirtilen boşanma sebeplerinden en az bir tanesinin gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Kanunda sınırlı sayıda belirtilmiş olan sebepler; suç işleme ve ya haysiyetsiz yaşam sürme, terk, akıl hastalığı ve evlilik birliğinin temelden sarsılması, zina, hayata kast, onur kırıcı davranış, pek kötü davranıştır. Fakat genel olarak boşanma sebepleri evlilik birliğinin temelden sarsılması gibi genel boşanma sebebinin altında yer almaktadır. Boşanma davası açılırken mahkemeye belirtilecek olan boşanma sebebi ve bu sebebin ispatlanabilir olması hususu çok önemlidir.

Çünkü mahkemenin boşanma kararı vermemesi durumunda eşler 3 yıl süresince bir daha anlaşmalı veya çekişmeli boşanma davası açamamaktadırlar. Bu sebeple boşanma davası açarken kanunda belirtilmiş olan boşanma sebepleri göz önünde bulundurularak, ispatı mümkün olan sebepler mahkemeye sunulmalıdır.

Çekişmeli Boşanma Davası Nasıl Açılır?

Aldatma, şiddetli geçimsizlik, eşi darp etme ya da aile konutunu terk etme gibi eşler arasında yaşanan sorunlardan ötürü eşlerin anlaşmaya gitmemeleri durumunda açılan boşanma davası, çekişmeli boşanma davası olarak adlandırılmaktadır. Özel veya genel boşanma sebeplerinden bir veya birkaçına dayalı olarak açılacak olan çekişmeli boşanma davasını açan eş, karşı taraftan istenilen tüm talepleri içeren sebebe dayalı yazılı dava dilekçesinin, deliller ile birlikte adliyelerdeki tevzi bürosuna sunulması gerekmektedir. Bu boşanma başvurusunun Aile Mahkemesi’ne yapılması gerekmektedir.

Aile Mahkemesi’ne yapılacak başvuruyu eşlerden biri bizzat kendisi yapabileceği gibi, söz konusu çekişmeli boşanma davası bir boşanma avukatı tarafından da açılabilmektedir. Boşanma davasının açılması ile çekişmeli boşanma süreci resmi olarak başlamış olur. Davacı tarafın açmış olduğu boşanma davası, gönderdiği tebligat ile davalı eşe bildirilir. Hukuk sistemimize göre davacının ispat yükümlülüğü boşanma davalarında da geçerlidir. Yani boşanma davasını açan eş, boşanma nedenini mahkemeye sunacağı belgeler ile ve tanıklar ile ispat etmek zorundadır. Aile Mahkemesi yapılan çekişmeli boşanma davası başvurusunu kabul ettikten sonra ve taraflara tensip zaptları tebliğ edildikten sonra; tarafların mahkemeye ellerindeki belgeleri, tanıkları ve her türlü delili sunması gerekmektedir.

Tensip tutanağında tebliğ edilen ve tarafların yerine getirilmesi istenen yükümlülüklerin yerine getirilmesi sonrasında taraflar ve varsa tanıklar duruşmaya hazır olunur ve öncelikle ön inceleme duruşması, sonrasında da tahkikat duruşması ile yargılamaya geçilmiş olur. Mahkeme davanın gidişatına göre gerekli değerlendirmeleri, araştırmaları ve çalışmaları yapacak ve Aile Mahkemesi hâkimi kararını buna göre verecektir. 

Çekişmeli Boşanma Davası Ne Kadar Sürer? 

Çekişmeli boşanma davalarının süreleri çok değişkenlik göstermektedir. Bunun başlıca sebebi tarafların boşanmaya dayandıkları sebep ve bu sebebe istinaden mahkemeye sundukları deliller ve mahkemenin bu hususta yaptığı değerlendirmeler olmaktadır. Çoğunlukla 8 ay ile 18 ay arası değişmekle beraber ortalama 1,5 yıl kadar sürer. Bu süre ilk derece mahkemesi olan Aile mahkemesinde görülmekte olan dava süresidir. Aile mahkemesinde dava bittikten sonra davacı veya davalı tarafın başvurması durumunda istinaf aşamasına geçilmektedir. İstinaf Bölge Adliye Mahkemesinde yürütülür ve en az 1 sene kadar sürmesi beklenmektedir.

Boşanma davasının istinaftan dönme süresinin 2 sene olması da olağandır. Bölge Adliye Mahkemelerinin iş yoğunluğuna göre bu süre değişkenlik göstermektedir. Celse sayısı olarak bakıldığında da genellikle çekişmeli boşanma davaları 5 ile 6 celse kadar sürer; celse arası süre 3 ile 4 ay gibi olmaktadır ve buna göre ortalama dava süresi de 1,5 yıl olarak kabul edilebilir. Ancak belirtmek isteriz ki bu süreler kesin olmamakla beraber bazı boşanma davaları tek celsede de biter.

Çekişmeli boşanma davaları, dava dosyasına sunulan iddialar, deliller ve talepler, incelenmesi gereken hususlar ve gerektiğinde bilirkişi incelemesine de başvurulması hallerinde değişkenlik göstermekle beraber, genellikle 1,5 sene kadar sürmektedir. İlk derece mahkemesinde 1,5 sene sürebilecek olan bir çekişmeli boşanma davasının istinaf aşamasında da en az bir sene daha sürmesi beklenebilir. Dolayısıyla genel anlamda çekişmeli boşanma davasının kesin karara bağlanması yaklaşık 2,5 sene kadar sürebilir. 

Anlaşmalı Boşanma Nedir? 

Anlaşmalı boşanma kısaca eşlerin boşanma ile ilgili tüm hukuki sonuçlar üzerinde anlaşmaları sonucu açılacak olan bir boşanma davası türüdür. Ancak belirtmek isteriz ki eşlerin tüm konularda anlaşmış olmaları anlaşmalı boşanmak için tek başına yeterli bir durum oluşturmamaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166. Maddesinin 3. fıkrasında anlaşmalı boşanma şartları düzenlenmiştir. TMK: 163/3’e göre; evlilik en az bir yıl ve daha fazlası sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması veya bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, genel boşanma sebebine dayalı olarak evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır.

Hâkimin bu durumda boşanma kararı verebilmesi için tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile varsa müşterek çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Aile Mahkemesi hâkimi, tarafların ve müşterek çocukların menfaatlerini göz önünde bulundurarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Anlaşmalı boşanma davası açılabilmesi için evliliğin bir yılını doldurmuş olup olmadığı ilk önemli şarttır. Bu sürenin konulmasının sebebi evlenen eşlerin en azından belirli bir süre birlikte yaşayarak birbirlerini tanımalarını sağlamaktır. Anlaşmalı boşanma davasında aranan bu 1 yıllık süre dava açıldığında henüz dolmamış olabilir. Lakin yargılama sırasında bir yıllık süre dolmuş ise dava şartı gerçekleşmiş sayılır. Bu durumda anlaşmalı boşanma kararı verilebilir.

Anlaşmalı Boşanma Davası Nasıl Açılır? 

Boşanma davaları, Türk Medeni Kanunu ile düzenlenmekte olan, anlaşmalı ve çekişmeli olmak üzere iki farklı şekilde görülen inşai nitelikte davalardır. Anlaşmalı boşanma davasında eşler, boşanma iradesi ve boşanmanın tüm ekonomik sonuçlarında uzlaşarak evlilik birliğini sonlandırmak adına yetkili aile mahkemesine başvururlar. Anlaşmalı boşanma davasının nasıl açılacağı, ne şekilde hareket edilmesi gerektiği çokça merak edilen hususlar arasındadır.

Evlilik birliği en az bir yıl süren tarafların mal rejimi, nafaka, müşterek çocukların durumu, maddi ve manevi tazminat gibi hususlarda kendi aralarında anlaştıktan sonra tarafların imzalarının da olduğu anlaşmalı boşanma protokolü ile dava dilekçesi hazırlamak suretiyle anlaşmalı boşanma davası açılır. Boşanmak isteyen eşlerden biri veya ikisi birlikte; tarafların ıslak imzalarının bulunduğu anlaşmalı boşanma protokolü, iki nüsha dava dilekçesi ve nüfus cüzdanı fotokopisini ekleyerek istediği yer aile mahkemesinde harç ve masrafları ödedikten sonra, anlaşmalı boşanma davası açabilecektir.

Anlaşmalı boşanmada genel boşanma sebebi olan evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kabul edilir. Anlaşmalı boşanma şartları oluştuğu takdirde hâkimin boşanma kararı verebilmesi için boşanmak isteyen eşleri hâkimin bizzat dinlemesi ve boşanma iradelerini özgür biçimde ifade ettiklerine kanaat etmesi gerekmektedir. Aynı zamanda mahkeme hakiminin uygun bulması gereken bir diğer önemli husus ise taraflarca hazırlanan anlaşmalı boşanma protokolüdür.

Anlaşmalı boşanma protokolü, boşanmanın ekonomik sonuçları ve müşterek çocukların durumu noktasında tarafların anlaşmalarını ortaya koymaktadır. Hâkim, anlaşmalı boşanma protokolünün bazı maddelerinde değişiklikler yapılmasını talep edebilir ancak hakimin bu talebi emredici nitelikte değildir. Ancak hâkim, tarafların ve çocukların menfaatini gözeterek protokolde müşterek çocukların ve tarafların aleyhine bir düzenleme mevcut ise bu düzenlemelerin değiştirilmesini önerebilmektedir. Öneriler taraflarca kabul edildiği takdirde de boşanmaya hükmolunur. 

Anlaşmalı Boşanma Davası Ne Kadar Sürer?

Anlaşmalı boşanma davası, tarafların boşanmanın sonuçlarına ilişkin konuların tamamında anlaşması ile tek celsede sona eren dava türüdür. Anlaşmalı boşanma davalarının süresi “Yargıda Hedef Süre İlkesi” gereği en fazla 365 gün olabilir. Ama eğer dava avukatlar ile takip ediliyorsa, vekiller anlaşmalı boşanma sürecini bulunduğu yer aile mahkemesinde olabilecek en kısa sürede sonlandırmak için çaba sarf edecektir. Her il ya da ilçedeki aile mahkemelerinin iş yoğunluğu ve mahkeme sayısı dikkate alındığında normal şartlarda anlaşmalı boşanmaların 30 gün ile 90 güne kadar bir sürede sonlandırılabileceğini söylemek mümkündür.

Adalet Bakanlığı anlaşmalı boşanma davasının sonuçlanma süresinin 40 gün olduğunu belirtmiştir. Ancak buna karşılık anlaşmalı boşanma davaları için kesin bir süre belirlenmesi yukarıda da belirttiğimiz gibi elbette mümkün değildir. Bunun nedeni davanın açıldığı yerde bulunan aile mahkemesi sayısı, mahkemelerin iş yükü ve yoğunluğuna göre değişiklik göstermesidir. Taraflar edinilmiş mal rejimi, nafaka, maddi ve manevi tazminat, müşterek çocukların durumu, ortak konut gibi konularda anlaşmaya vararak bir protokol hazırlar ve hazırlamış oldukları bu protokolü aile mahkemesine sunarlar.

Mahkemenin yapılan tek celse duruşmada tarafların sunmuş olduğu protokolü değerlendirip kabul etmesiyle anlaşmalı olarak boşanma gerçekleşmiş olur. Anlaşmalı boşanma için tarafların anlaşma protokolü hazırlayıp imzaladıktan sonra duruşma günü alması yeterli olacaktır. Duruşma günü aile mahkemesine müracaat tarihinden itibaren genellikle 1 ay içerisinde mahkeme tarafından belirlenmektedir. Anlaşmalı boşanma davalarında duruşma gününde kısa karar yazılmaktadır. Duruşma sonrasında ise aile mahkemesinin hakiminin yoğunluğuna göre 1 hafta ile 30 gün arasında gerekçeli karar yazılmaktadır. Gerekçeli kararın her iki eşe de tebliğinden itibaren itiraz edilmez ise karar kesinleşir. 

Boşanma Dava Dilekçe Örneği 

AİLE MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİNE İZMİR 

DAVACI: 

VEKİLİ: 

DAVALI: 

D.KONUSU: TMK’nın 166’ıncı maddesi gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verilmesi talebidir. 

AÇIKLAMALAR : 

1-) Davacı müvekkil ile davalı, 01.09.2019 tarihinde evlenmiştir. Tarafların iş bu evliliklerinden olma 31.12.2020 doğum tarihli …….. Adında bir erkek çocukları bulunmaktadır. 

2-) Davacı müvekkil ile davalı arasında davalıdan kaynaklanan aşırı kıskançlığa dayanan şiddetli bir geçimsizlik hali mevcuttur. 

3-) Davacı müvekkilimizin evlilik birliğinin kurulmasından bu yana davalıyı kıskançlığa sürükleyecek hiçbir davranışı olmamasına rağmen davalı …… Hastanesinde muhasebeci olarak çalışan ve işinden başka bir şey düşünmeyen müvekkili başta iş arkadaşları olmak üzere her kesten kıskanır hale gelmiştir. Bu hal, davalı açısından bir saplantı haline hatta hastalık boyutuna ulaşmıştır. 

4-) Davacı müvekkil, kıskançlık olayını kendi içlerinde çözüme kovuşturamayınca bu kez aile büyüklerinden yardım alamaya karar vermiş ve onlara bu durumu anlatmıştır. Davalının aile büyükleri, davalının kusurlu olduğunu kabul ederek davalının düzelmesi için elinden gelen gayreti göstereceklerini beyan etmişlerse de davalı davranışlarında müspet yönde yine bir değişim olmamıştır. 

5-) Davalı evliliğin ilk günlerinde kıskançlık nedeniyle eşini telefon ile kontrol ederken son zamanlarda iş yerine habersiz ziyaretlerle kontrole başlamıştır. Davalının aşırı kıskanç davranışları, eşini iş yerinde ve sosyal hayatında zor durumda bırakmış hatta bu konuda hastane idaresi tarafından davacı eş sözlü uyarı almıştır. Davalı, kontrol amaçlı iş yeri ziyaretlerinde o yaşta dışarı çıkmasında sakınca olabilecek on aylık bebeğini de yanına alarak müşterek çocuğun hastalanma riskini attırarak sağlığını ciddi ölçüde tehlikeye atmıştır. 

6-) Davacı müvekkilimiz, biraz önce yukarıda da bahsettiğimiz üzere özel bir hastanenin muhasebesine bakmaktadır. Bu nedenle, işi gereği normal çalışma saatlerinin dışına çıkarak iş yerinde mesaiye kalması gereken günler olmaktadır. Ancak davalı, davacının mesai sonrası çalışmalarının olduğuna inanmamakta ve sürekli davacıyı kontrol amaçlı arama ihtiyacı hissetmiştir. Müvekkil, iş yoğunluğu gereği telefona birkaç dakika geç döndüğünde bu kez yabancı numaralardan arayarak bu numaralara dönüş yapılıp yapılmayacağı hesabı yapmıştır. Davalı, bu konuda o kadar ileri gitmiştir ki bazen hiç tanımadığı insanların numarasından eşini arar hale gelmiş bununla da yetinmeyerek müşterek çocuğu da yanına alarak iş yerinin karşısında bulunan cafeye giderek geç saatlere kadar müvekkilin işyerinden çıkışını beklemiştir. 

7-) Davacı müvekkil, evlilik birliğinin devamını sağlama noktasında yapıcı davranışlarına rağmen yukarıda bahsi geçen sorunların çözümü noktasında davalıda olumlu bir değişiklik olmayınca iki medeni insan gibi konuşmayı tercih etmiştir. Bu konuşmada davalı müvekkile hitaben” ben buyum, değişemem, sende kabul edersen ayrılmak istiyorum “şeklinde cevap vermiştir. Müvekkil de davalıya bu konuyu aile büyükleriyle çözelim cevabını vermiştir. Bu teklifin davalı tarafından kabul edilmesi üzerine davalı aile büyüklerinin bulunduğu ortamda ayrılma kararı alarak müşterek konuttaki eşyalarını alarak baba evine dönmüştür.

Taraflar o günden beri ayrı yaşamaktadır. Manevi tazminatın miktarının belirlenmesinde ise, kişilik haklarına yapılan saldırının niteliği ve tarafların ekonomik ve sosyal durumu dikkate alınmalıdır. Somut olayda; müvekkil, evlilik hayatında evliliğin tüm sorumluluklarını fazlasıyla yerine getirebilmek için kendi hayatından fedakârlıklar yapmış adeta hayatını eşine ve çocuğuna adamıştır. Davacı, müvekkil bu süre zarfında ne davalı eşini ne de müşterek çocuğunu rencide edici veya onları küçük düşürücü hiçbir davranış göstermemiştir. Müvekkil, davalının yönlendirmesiyle davalının kardeşleri tarafından kendi evinde saldırıya uğramış ve yüzünün çeşitli yerlerinden yaralanmış ayrıca yüzünde kemik kırığı meydana gelmiştir Müvekkil ile davalının kardeşleri arasında boşanma konusu dışında önceye dayalı herhangi husumet bulunmamaktadır.

Bu nedenle, meydana gelen yaralama olayının davalının azmettirmesi sonucu olduğunu düşünmekteyiz. Müvekkil, yüzünde ve gözünde oluşan yaralanmalar sebebiyle toplum içine çıkamaz vaziyettedir. Müvekkilin yaşadığı bu travma hayatı boyunca büyük bir psikolojik yıkım yaratacaktır. Evlilik birliğinin kendine yüklediği tüm yükümlülükleri fazlasıyla yerine getirirken davalının azmettirmesiyle vücudunun çeşitli yerlerinden ciddi derecede yaralanan müvekkil lehine 100.000,00TL manevi tazminata hükmedilerek söz konusu tazminata dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesini talep etmekteyiz.

Yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan olaylar dikkate alındığında evlilik birliğinin son bulmasında davacı müvekkilimize izafe edilecek herhangi bir kusur söz konusu değildir. Evlilik birliği, davalının kusurlu davranışları ve kabulü sonucu son bulmuştur. Tüm bu durumlar neticesinde, evlilik birliğinin devamında yarar ve umut görülmediğinden ve evliliğinin sürdürülmesinde taraflar açısından hiçbir hukuki menfaat kalmadığından ve ayrıca davalı ayrılık kararı aldığından fiilen biten evliliğin hukuken de sonlandırılması için dava açma zorunluluğu hâsıl olmuştur. HUKUKİ SEBEPLER: 4721 SY.TMK., 6100 SY.MHK ve İlgili tümsair mevzuat. 

DELİLLER :1-) Nüfus Kayıt Örneği, 

2-) Taraflara ait ekonomik ve sosyal durum araştırma raporları, 

3-) Davacıya ait SGK kayıtları,

4-) Tanık beyanı ve her türlü yasal delil. 

TALEP VE SONUÇ: Yukarıda arz ve izah edilen ve yargılama sırasında ortaya çıkacak sair lehe deliller uyarınca; 1-)Haklı davamızın KABULÜ ile tarafların BOŞANMALARINA,

2-) Yasal şartları oluşan manevi tazminat talebimizin kabulüne karar verilerek dava tarihinden itibaren hükmedilen tazminata yasal faiz işletilmesine, 

3-) Dava sonunda müşterek çocuğun velayetinin davacı müvekkile verilmesine, 

4-) Yargılama giderleri ile karşı vekâlet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini vekâleten arz ve talep ederiz. …/…./…. 

Davacı Vekili EKİ: Onanmış vekâletname sureti, 

Boşanmada Çocuğun Velayeti Kime Verilir

Boşanma davalarında 18 yaşını doldurmamış ya da akıl sağlığı yerinde olmayan çocukların sahip oldukları haklar ve yükümlülüklere ilişkin hususlar Türk Medeni Kanun’da düzenlenmiştir. Müşterek çocuklar üzerinde velayet hakkı anne ve baba tarafından birlikte kullanılır. Anne ve baba velayetin yürütülmesi konusunda anlaşamazlar ise mahkeme bu yönde karar vermektedir. Anne ve babanın birinin ölmesi durumunda ise velayet sağ kalan eşe verilmektedir. Yaş gruplarına göre müşterek çocukların velayeti konusunu incelemek gerekirse; 0 ile 3 yaş arasındaki müşterek çocukların anne bakım ve şefkatine mutlak olarak muhtaç oldukları kabul görmektedir. Bu durumdan dolayı 3 yaş ve altındaki çocukların velayetine karar verilirken annenin maddi durumu, mesleği ve yaşam tarzının herhangi bir önemi bulunmamaktadır.

Yargıtay tarafından da verilen birçok kararda bu yaşlardaki çocukların velayeti kesin olarak anneye bırakılması hükmündedir. 3 ila 7 yaşları arasındaki dönemleri yaşayan bir çocuğun da anneden alınarak babaya velayetinin verilmesi istisna teşkil etmektedir. Örneğin annenin çocuğa bakmaktan aciz olması, annenin sağlığının kötü durumda olması gibi sebepler durumunda çocuğun velayeti anneden alınarak babaya verilebilmektedir. 6 ila 12 yaş okul çağında olan çocukların ise velayetinin belirlenmesinde genellikle tarafların çocuğa sunacakları maddi imkanlar ön plana çıkmaktadır. Bu gibi durumlarda hâkimin değerlendirmesinde dikkate alacağı en önemli hususlardan birisi de annenin mi yoksa babanın mı çocuğa daha iyi bir eğitim ve gelecek sunabileceği olacaktır.

Aynı zamanda aile mahkemesi hakiminin uzman bir pedagog aracılığı ile çocuğu da dinlemesi ve bu şekilde çocuğun fikrine, kararına da başvurması velayet hususunda büyük önem arz etmektedir. 12 yaş ve üzeri çocukların ise genel olarak kendilerini istedikleri biçimde ifade edebilecekleri düşünülmektedir. Bu genel düşünce karşısında aile mahkemesi hakimleri de çocukların kendilerini rahatlıkla ve özgürce ifade edebileceklerini bununla birlikte yanında kalmak istedikleri ebeveynini kendilerinin seçebileceklerini düşündüklerinden müşterek çocukları dinleyerek velayeti tayin edebilmektedir. 

Boşanmadan Sonra Soyadı Değişikliği 

Evlilik birliğinin başlaması ile kadının soyadında da değişiklik meydana gelmektedir. Resmi nikâh sonrası, kadının soy kütüğü kocasının kütük hanesine taşınmaktadır. Bu sebeple de kadın, erkeğin soyadı ile hayatına devam etmektedir. Türk Medeni Kanunumuza göre, bu değişiklik mecburi olmamaktadır. Kadının talebi doğrultusunda hem eşinin soyadını hem de kendi kızlık soyadını taşıma hakkı da bulunmaktadır. Boşanma davasının hâkim tarafından karara bağlanmasından sonra, kararın kesinleşmesi beklenir. Kesinleşme süresi, 2 haftalık bir süre olup bu süre tarafların boşanmaya itiraz hakkını kullanması için tanınmış olan bir hak düşürücü süredir. Taraflar iki haftalık süre içerisinde karara itiraz etmezler ise, boşanma kesin olarak gerçekleşmiş olur. Boşanmanın sonuçlarından bir diğeri de tarafların nüfus cüzdanlarındaki değişikliklerdir.

Evlilik birliği içerisindeki tarafların, medeni halleri “evli” olarak yazılmakta iken boşanmanın kesinleşmesi ile kadınların kütük ve soyadı bilgilerinde değişiklikler olmaktadır. Taraflarca yapılan resmi işlemlerden sonra, “evli” yazılan kısım “bekâr” olarak değiştirilmektedir. Kadının soyadı değişikliği de farklı bir talepte bulunulmamışsa, evlilik öncesi kullandığı soyadı olarak resmi kurumlarca değiştirilir. Kadınlar, evli iken eşlerinin soyadını kullanarak belirli alanlarda tanınmış olabilirler. Bu şekilde olan durumlarda boşanma sonrası kadının soyadında değişiklik yapılmayabilir. Fakat bu değişikliğin olmaması için, karşı tarafın da bunu kabul etmesi gerekir.

Boşanma sonrası erkek, kadının kendi soyadını kullanmasını kabul etmez ise ve bu durumun kendisi açısından zararlı olacağını mahkemeye ispat ederse, kadının bu talebi gerçekleşemez. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2007/19005 E. 2009/5094 K. 19.03.2009 tarihli kararındaki tarafların 26 sene evli kalması ve davacı kadının da bu sürede edindiği katılım belgeleri, sertifikalar, diplomalar, banka işlemleri, emeklilik işlemleri gibi önem arz eden alanlarda evlilik soyadını kullanması sebebiyle ve davacının davalının soyadını kullanmasının da davalıya zarar vermeyeceği anlaşılması, davacının davalının soyadını kullanmasında menfaati bulunduğunun da kanıtlanması ile Yargıtay davacı kadının evlilik soyadını kullanmaya devam etmesi yönünde hükmü getirmiştir.

Boşanma Davası Nedir?

Boşanma davası, evli çiftlerden ikisinin veya birinin evlilik kurumunu bitirmek üzere açtığı davalardır.

Eşime boşanma davası açmak istiyorum ne yapmalıyım?

Eşinize boşanma davası açmak için yazılı bir dilekçe ile yetkili aile mahkemesine başvurabilirsiniz.Boşanma dilekçesi taraflarca veya avukat aracılığıyla vekaleten hazırlanır.
Kategori : Aile Hukuku