Ölüme bağlı tasarruflar miras bırakanın terekesi üzerinde sağ iken yapmış olduğu iki taraflı yahut tek taraflı tasarruf işlemleridir. Miras bırakan ölüme bağlı tasarruflarını koşullara veya yüklemelere bağlayabilir. Her ilgili bu koşul veya yüklemenin yerine getirilmesini isteyebilir.
Medeni kanun ölüme bağlı tasarrufları sınırlı sayıda düzenlemiştir. Miras bırakan malvarlığının tamamı yahut bir kısmı üzerinde ya miras sözleşmesi şeklinde ya da vasiyetname şeklinde ölüme bağlı tasarrufta bulunabilir. Önemle belirtmek gerekir ki miras bırakanın bu tasarruf işlemleri ölümünden sonra hüküm ve sonuç doğurur. Miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufları ile tasarrufta bulunduğu malvarlığının dışında kalan kısım yasal mirasçılarına kalır. Kanunen miras bırakanın yasal mirasçılarının saklı payları üzerinde ölüme bağlı tasarrufta bulunma hakkı yoktur.
Yasal mirasçıların tereke üzerinde hak sahibi oldukları asgari pay oranları kanun ile belirlenmiştir. İzmir miras avukatı – Miras bırakanın kanunen yasal mirasçıların hakkı olan payları ortadan kaldıracak ya da azaltacak şekilde ölüme bağlı tasarrufta bulunma hakkı bulunmamaktadır. Kanunun belirlediği saklı pay oranları aynı zamanda miras bırakanın tasarruflarının sınırlarını belirlemektedir. O nedenle oldukça önem arz etmektedir. Ölüme bağlı tasarrufta bulunurken işin uzmanından yardım alınması oldukça önemlidir. Saklı payı ihlal eden nitelikte ölüme bağlı tasarrufta bulunulmuş olması halinde ilgililerin tenkis davası ile karşı karşıya kalması kaçınılmaz olacaktır.
Ölüme Bağlı Tasarruf Nedir?
Konu Başlıkları
Ölüme bağlı tasarruf, bir kişinin vefatı halinde varlıklarının nasıl dağıtılacağını belirleyen bir hukuki düzenlemedir. Bu tasarruf genellikle bir vasiyetname aracılığıyla yapılır ve ölen kişinin mal varlığının mirasçılarına dağıtımını belirler. Ölüme bağlı tasarrufun amacı, kişinin ölümünden sonra mal varlığının istediği şekilde kullanılmasını ve dağıtılmasını sağlamaktır.
Bu tasarruf, kişinin isteğine ve yasalara uygun olarak gerçekleşir. Kişi, vefatından sonra mal varlığının nasıl kullanılmasını istediğine dair detaylı talimatlar içeren bir vasiyetname hazırlar. Vasiyetnamede, mirasçıların kimler olduğu, mirasın hangi oranlarda dağıtılacağı ve diğer detaylar belirtilir. Ancak, bu tasarruflar belirli yasal sınırlamalara tabidir ve belirli mirasçıları gözetmek zorunda olabilir.
Ölüme bağlı tasarruf, kişinin mal varlığını korumak ve gelecekteki finansal güvencesini sağlamak için önemlidir. Ayrıca, mirasçılar arasında olası anlaşmazlıkları önlemek ve mal varlığının istenilen şekilde dağıtılmasını sağlamak için de önemli bir araçtır. Bu nedenle, bir avukatın profesyonel yardımıyla ölüme bağlı tasarrufun doğru bir şekilde yapılması ve yasal gerekliliklerin yerine getirilmesi önemlidir.
Sonuç olarak, ölüme bağlı tasarruf, bir kişinin vefatından sonra mal varlığının nasıl kullanılacağına dair talimatların belirlendiği bir hukuki düzenlemedir. Bu tasarruf, kişinin isteğine göre gerçekleşir ve mirasçıların haklarını korurken, mal varlığının istenilen şekilde dağıtılmasını sağlar. Bu süreçte bir avukattan profesyonel destek almak önemlidir.
Ölüme Bağlı Tasarruf Çeşitleri
Ölüme bağlı tasarruflarda bir diğer önemli ve dikkat edilmesi gereken konu ölüme bağlı tasarrufların hem şekli anlamda hem de maddi anlamda sınırlı sayıda düzenlenmiş olması ve geçerli olması için sıkı şekil şartlarına bağlanmış olmalarıdır. Şimdi öncelikle ölüme bağlı tasarruf şekillerini inceleyeceğiz. Devamında ise bu şekli tasarruflar ile maddi anlamda yapılabilecek tasarruf şekillerini inceleyeceğiz.
Vasiyetname
TMK Madde 502 “Vasiyet yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip ve on beş̧ yaşını doldurmuş̧ olmak gerekir.” demiştir. Vasiyetname yapabilmenin ilk koşulu budur. Ehliyet koşullarına uyulmadan yapılmış vasiyetname TMK madde 557 çerçevesinde ölüme bağlı tasarrufun iptali davasına konu olacaktır.
Vasiyetname yapma hakkı kişiye sıkı sıkı bağlı haklardandır. Yani bir temsilci aracılığıyla vasiyetname yapılabilmesi mümkün değildir. Bu temsilci kişinin kanuni temsilcisi olsa dahi vasiyetname yapamaz. On sekiz yaşını doldurmamış kişilerin birçok hukuki işlemini kanuni temsilcisi kabul edilen anne-babası yapabilirken çocuğun anne babası onun adına vasiyetname düzenleyemez. Vasiyetname tek tarafı hukuki işlemdir. Yani geçerli bir vasiyetname yapabilmek için karşı tarafın iradesine, kabul beyanına ihtiyaç yoktur. Vasiyetname yapan kişi ölünceye kadar her zaman bu vasiyetinden dönebilir.
Vasiyetname üç şekilde yapılabilir;
- Resmi Vasiyetname
- El yazılı vasiyetname
- Sözlü vasiyetname
Resmi Vasiyetname
Resmi vasiyetname bir resmi memur huzurunda yapılan tanık katılımının zorunlu olduğu vasiyetname türüdür.
TMK madde 532 “Resmî vasiyetname, iki tanığın katılmasıyla resmî memur tarafından düzenlenir. Resmî memur, sulh hâkimi, noter veya kanunla kendisine bu yetki verilmiş diğer bir görevli olabilir. “denilmiştir.
Vasiyetname memurunun görevi ise TMK madde 533 de “Miras bırakan, arzularını resmî memura bildirir. Bunun üzerine memur, vasiyetnameyi yazar veya yazdırır ve okuması için miras bırakana verir. Vasiyetname, miras bırakan tarafından okunup imzalanır. Memur, vasiyetnameyi tarih koyarak imzalar.” şeklinde düzenlenmiştir.
Miras bırakanın bu vasiyetnameyi okuduğunu, kendi isteklerini içerdiğini iki tanık huzurunda beyan etmesi gerekmektedir. Tanıklar da miras bırakanın kendi önlerinde beyanda bulunduğunu ve miras bırakanı vasiyetnameyi yapmaya ehil gördüklerini vasiyetnameye yazarak imza altına almaları şarttır. Ayrıca resmi memur vasiyetnamenin aslını saklamakla yükümlüdür.
Resmi vasiyetnamede tanık olabilmenin belirli şartları kanun ile düzenlenmiştir;
- Okur Yazar Olmaları,
- Fiil Ehliyetine Sahip Olmaları,
- Ceza Mahkemesi Kararıyla Kamu Hizmetinden Yasaklı Olmamaları,
- Miras Bırakanın eşi, üstsoy ve altsoy kan hısmı, kardeşi, kardeş eşleri olmamaları, gerekir.
El yazılı vasiyetname
El yazılı vasiyetname başından sonuna kadar miras bırakanın el yazısı ile yazılmış ve nihayetinde miras bırakan tarafından imzalanmış vasiyetnamedir. Geçerli olması için gene miras bırakanın el yazısı ile ne zaman yazıldığına dair yıl, ay, gün belirtilmiş olmalıdır. Bu vasiyetname saklanmak üzere notere, sulh hakimine veya yetkili memura bırakılabilir. El yazılı vasiyetnamede tanzim yeri artık bir geçerlilik koşulu değildir.
Sözlü vasiyetname
Kanun koyucu olağanüstü durumlarla sınırlı olmak üzere sözlü yapılmış vasiyetnamelere geçerlilik tanımıştır.
Bu olağanüstü durumlar kanunda yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık, savaş̧ ve benzeri olarak sayılmıştır. Ancak bu durumlarda miras bırakan resmi yahut el yazılı vasiyetname yapamayacak durumda ise sözlü vasiyetname geçerli kabul edilecektir. Böyle bir durumda miras bırakan son arzularını iki tanığa anlatır ve onlara bu beyanlarına uygun bir vasiyetname yazma yahut yazdırma görevi yükler. Resmi vasiyetnamede tanıklar için aranan okur yazar olma koşulu buradaki tanıklar için aranmamaktadır. Ancak diğer tüm koşullar buradaki tanıklar için de geçerlidir. Bu vasiyetname türünde önemli olan bir diğer husus tanıkların vakit geçirmeksizin bir sulh hukuk veya asliye hukuk mahkemesine başvuruda bulunmalarıdır.
Miras Sözleşmesi
TMK Madde 503 “Miras sözleşmesi yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip ve ergin olmak, kısıtlı bulunmamak gerekir. “demiştir. Miras sözleşmesi iki taraflı hukuki işlemdir. Vasiyetnamenin aksine kişi miras sözleşmesinden istediği zaman serbestçe dönemez. O nedenle kanun koyucu daha sıkı ehliyet kuralları getirmiştir. Miras sözleşmesi ancak kanunda belirtilen sebeplerle sona erdirilebilir. Ehliyet koşullarına uyulmadan yapılmış miras sözleşmesi TMK madde 557 çerçevesinde ölüme bağlı tasarrufun iptali davasına konu olacaktır. Miras sözleşmesinin karşı tarafı şayet bu sözleşme ile bir borç altına girmiyor sadece lehine yapılan miras sözleşmesini kabul ediyorsa sadece ayırt etme gücüne sahip olması yeterlidir. Tam ehliyetli olması, ergin olması, kısıtlı olmaması aranmaz.
Miras sözleşmesinin geçerli olabilmesi için resmi vasiyetname şeklinde aranan şartlarda yapılmış olması gerekir. TMK madde 545 bu hususu “Miras sözleşmesinin geçerli olması için resmî vasiyetname seklinde düzenlenmesi gerekir.
Sözleşmenin tarafları, arzularını resmî memura aynı zamanda bildirirler ve düzenlenen sözleşmeyi memurun ve iki tanığın önünde imzalarlar. “şeklinde düzenlemiştir.
Miras sözleşmesi olumlu miras sözleşmesi ve olumsuz miras sözleşmesi olarak iki türde akdedilebilir. Olumlu miras sözleşmesinden bahsedebilmek için Miras bırakanın ölümüne bağlı bir kazandırmada bulunuyor olması gerekir.
TMK madde 527 “Miras bırakan, miras sözleşmesiyle mirasını veya belirli malını sözleşme yaptığı kimseye ya da üçüncü bir kişiye bırakma yükümlülüğü altına girebilir.” Miras bırakan yasal mirasçıları dışında bir üçüncü kişiyi mirasçısı olarak atıyor ise yahut birisine belirli bir malını bırakıyor ise bu olumlu miras sözleşmesidir.
Olumsuz miras sözleşmesinde ise mirastan feragat söz konusudur. Olumsuz miras sözleşmesinin bir diğer adı da mirastan feragat sözleşmesidir. Bu da TMK Madde 528 “Miras bırakan, bir mirasçısı ile karşılıksız veya bir karşılık sağlanarak mirastan feragat sözleşmesi yapabilir. Feragat eden, mirasçılık sıfatını kaybeder. Bir karşılık sağlanarak mirastan feragat, sözleşmede aksi öngörülmedikçe feragat edenin altsoyu için de sonuç̧ doğurur. “şeklinde düzenlenmiştir.
Mirastan feragatte oldukça önem arz eden bir husus vardır ki o da TMK madde 530’da tereke alacaklılarının hakları başlığı altında düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre; “Mirasın açılması anında tereke, borçları karşılayamıyorsa ve borçlar mirasçılar tarafından da ödenmiyorsa, feragat eden ve mirasçıları, alacaklılara karsı feragat için ölümünden önceki beş̧ yıl içinde miras bırakandan almış̧ oldukları karşılıktan, mirasın açılması anındaki zenginleşmeleri tutarında sorumludurlar.” Burada kanun koyucu feragat edene verilen ivazların alacaklıların hakkına zarar verebileceği endişesi ile hareket ederek Miras bırakanın alacaklılarını korumaya çalışmıştır.
Yani mirastan feragat ivazlı yapılmış ise mirastan feragat etmenin karşılığında feragat eden maddi bir kazanım elde etmiş ise, murisin borçlarının ödenememiş olması halinde feragat eden sorumlu tutulmuştur. Peki sorumluluğunun sınırı ne kadardır? Bu kişi miras bırakanın ölümünden önceki son beş yılda mirastan feragate karşılık elde etmiş olduğu kazanımlar bakımından miras bırakan öldüğü tarihte elinde kalanı kadarıyla borca karşı sorumludur.
İradi Mirasçılık Nedir? Nasıl İradi Mirasçı Atanır?
İradi mirasçılıkta kişinin mirasçı sıfatı kanundan kaynaklanmamaktadır. Normal şartlarda ölenin mirasçısı olamayacak bir kişinin ölüme bağlı tasarruf yahut vasiyetname ile muris tarafından mirasçı atanması halinde iradi mirasçılık söz konusudur. İradi mirasçılar da tıpkı kanuni mirasçılar gibi Miras bırakanın ölümü ile mirasa hak kazanırlar. Bir terekede hem kanuni mirasçı hem de atanmış mirasçı bulunabilir. Ölüme bağlı tasarruf yahut vasiyetname ile kanuni mirasçı olan bir kişiye ayrıca bir miras payının devri de mümkündür.